Rahmâni
- Kapalı olmaya; size bu duyguları yaşatmamak için görünmemeye çalışıyorum ama…
- Sorun da bu ya zaten! Ben hiç bakamadım ki sana. Seni görmekten ziyade, hissettim. Kaybolmalarını sevdim. Gayb olmanı…
Gayba imân eden için önemi yok ki sûretin. Rahman, bizi özgür kılmak için gizlendi rahmetinden. Yoksa sadece O'nu sevmekten başka bir seçeneğimiz olmazdı. Görünseydi eğer, kimse kimsenin yüzüne bile bakmazdı. Seni sevme şansım olmazdı... O Rahman ki her yerde iken her yerden sildi kendini. Böylece kuşattı rahmet her yeri.
Ben senin silinmişliğini sevdim.
Varlığını görmedim, hissettim! Lâkin kimseye gösteremedim seni.
Ne zaman ki:
- İşte bak orda, diyerek sana doğrulttumsa ellerimi, seni kimse görmedi. Her defasında, gözler gerisin geri bana çevrildi.
Seni sadece ben gördüm!.. Görünmezliğini ben gördüm...
Sûrete perestiş etmediğimi sende anladım böylece. Görmediğim, sadece hissettiğim bir şeyi görme arzum neydi peki?
Kimse cenneti görmemişken, herkes cennete ne diye müştak!
Söyle, cismini cennete bulayıp Rahman'da kaybolmayı nasıl başardın? Nasıl saklandın? Gizlendin, kendini gözlerden nasıl da sildin! Nasıl bir tecelli ki bu, Rahmân'ın görünmezliği sana aksetti. Ve o Rahman ki senden sûretin kusurunu giderdi.
Bu aşkın hâlinle asıl şimdi müştâkım sana!
... ... ...
"O cennet, Rahmân’ın kullarına görmedikleri halde vadettiği 'Adn' cennetleridir. Şüphesiz O'nun vaadi mutlaka yerini bulacaktır." (Meryem Suresi/61)
#