Taraklılı Gençlerden 'Zulüm ve İşgal' Konulu Konferans
Afrika’dan Doğu Türkistan’a, Ortadoğu’dan Uzakdoğu’ya kadar İslam Coğrafyasında yaşanan zulüm ve işgallerin çeşitli açılarla anlatıldığı “Taraklı’dan Ümmete İslam Coğrafyası/Zulüm ve İşgal” isimli konferans, halkın yoğun katılımıyla gerçekleşti. Kadınların da büyük ilgi gösterdiği programa Taraklı Belediye Başkanı Tacettin Özkaraman da katıldı.
Konferans, 2 Ağustos 2013 Cuma günü saat 23.15’te Anadolu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Yusuf Özçayır’ın Kur’an tilaveti ve Taraklı Lisesi’nden Tolga Karabacak’ın âyetlerin meallerini vermesiyle başladı.
Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Enes DÖNMEZ’in sunuculuğunu yaptığı konferansta slayt gösterisi eşliğinde; Afrika’yı, 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Sercan Atabey; Ortadoğu’yu, Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Gürhan Korkmaz; Asya’yı, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Nurullah Aydın anlattı. Genel değerlendirmeyi ise 29 Mayıs Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden Mustafa Özbilge yaptı. Fotoğraf ve video destekli anlatımlarla gerçekleşen konferansta duygulu anlar yaşandı.
Afrika topraklarında yaşanan zulüm ve işgalleri konu alan 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden Sercan Atabey:
“Afrika’daki Müslüman varlığı, açlık, sefalet, orayla burayı, yani onlarla bizleri alakadar kılmaktadır. Bizler sadece kendini düşünecek küçük bir millet değiliz, asırlarca Ümmete sancaktarlık yapmış olan Osmanlı’nın torunlarıyız” dedi. Atabey, bugün kendini medeniyet olarak tanımlayan hırsız Avrupa ve batı dünyasının aslında elindekilerin birçoğunu dünyanın farklı bölgelerindeki ve özellikle Afrika’daki sömürgelerine borçlu olduğunu ifade ederek, Afrika topraklarındaki Sömürgeciliğin tarihi aşamaları ve bu sürecin nasıl ve kimler aracılığıyla devam ettirilmek istendiğine değindi. Son günlerde Afrika’da yaşanan gelişmelerin tarihten bağımsız değerlendirilemeyeceğini vurgulayan Atabey, konuşmasında Mısır, Libya ve Cezayir’in tarihi ve günümüzde yaşanan hadiseleri ayrıntılarıyla anlattı.
Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Gürhan Korkmaz ise Ortadoğu ülkeleri olan Suriye, Irak ve Filistin’i ele aldı. Birinci Dünya Savaşından sonra Batı’nın İşgaline karşı halkın direniş göstermesiyle bölgede bizzat tutunamayacaklarını anlayan batılıların bölgeyi küçük devletçiklere böldüğünü ve bu devletlerin başlarına kendi menfaatlerini gözeten diktatörleri getirdiğini söyledi. Suriye’deki Beşar Esed zulmünü, Nusayri ve Sünnilerin ülke nüfusu içerisindeki dağılımını ve bir avuç Nusayri’nin Ülkedeki Sünni nüfusa dayatmacı, baskıcı bir tutum sergilediğini belirten Gürhan Korkmaz, Arap Bahar’ından etkilenen halkın bütün bunlar karşısında ayaklandığını belirtti. Son günlerde unutulan Irak’ın da konuşulması gerektiğini ifade eden Korkmaz: “Amerikan uçaklarının Bağdat’ı bombalama görüntüleri Amerikan ve yandaş medya tarafından, bir bilgisayar oyunuymuş gibi bütün dünyaya seyrettirildi. Ve bu işgale başta ümmet olmak üzere bütün dünya seyirci kaldı” dedi. Irak, Suriye ve Filistin’de ölenler ile sakat, dul ve yetim kalanların bilgilerini istatistiki rakamlarla veren Korkmaz, Filistin bölümünde ise:
“Kudüs’te bulunan Mescidi aksa Müslümanların ilk kıblesidir. Kudüs’ten vazgeçilemez. Tıpkı Mekke’deki Mescidi Haram gibi, Medine’deki Mescidi Nebevi gibi, Kudüs’teki Mescidi Aksa da, yeryüzünde Allah’ın kutsal saydığı 3 bölgeden biridir. Bu bölgelere gayrimüslimlerin ayak basması dahi Allah tarafından haram kılınmıştır” dedi.
Duğu Türkistan ve Arakan’da yaşanan zulmü ele alan Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Nurullah Aydın ise, Doğu Türkistanlı hiçbir Müslüma’nın yaşam güvencesinin olmadığını, anadilde eğitimin yasaklandığı ve yerli halkın Çince kullanmaya zorlandığını, seyahat özgürlüğünün kısıtlandığı Doğu Türkistan’da bir köyden diğerine giderken dahi yerel güvenlik kurumlarından belge alınması gerektiğini, Doğu Türkistan’da insanların ibadet yerlerine girmelerinin yasaklandığını ifade etti. Daha sonra Arakan Müslümanlarına değinen Aydın, zulüm ve işkenceyi görüntüleriyle perdeye taşıdı. Bu anlarda İzleyicilerin duygulandığı gözlendi.
Programın sonunda 29 Mayıs Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden Mustafa Özbilge, konferans boyunca anlatılanların genel değerlendirmesini yaptı. Ümmet olmanın gereğine vurgu yapan Özbilge:
“Binlerce kilometre uzaktan Allah’ın evi Beytullah’a Lebbeyk diyerek koşan renkleri, dilleri farklı insanların kardeş olmaktan başka seçenekleri var mı? Hacda biz şeytan taşlıyoruz? Ümmet hep toplanmış şeytanları taşlıyor. Bakın bu sembol çok önemlidir. Bu, ortak bir düşmanımızın olduğuna işarettir: evet, kimdir o düşman, şeytan! Sonrasında ülkemize dönüyoruz. Herkes kendi şeytanıyla baş başa kalıyor… işin acı tarafı, kardeşimize düşmanlık eden şeytanlarla dostane ilişkiler kurabiliyoruz. Kur’an’ın ifadesiyle, Müminler, müminleri bırakıp kâfirleri dost edinebiliyorlar” dedi.
Artık her şeyin tüketim nesnesi olarak görüldüğü bir çağda yaşandığına, tüketimin, bugün çağımızın dini, yegâne kutsalı olduğuna dikkat çeken Özbilge: “Bu dinin mabedleri ise, AVM'ler, stadyumlar, müzikhol'ler ve bütün medyalardır” dedi. Açlığın, savaşın var olduğu bir dünyada, müminlerin böyle müsrifçe bir hayatı tercih edemeyeceklerini, yapılması gerekenin zaruri giderlerimizin ötesini, yoksullarla, muhacirlerle, savaşın mağdurlarıyla paylaşabilme hassasiyetini göstermek olduğunu ifade eden Özbilge: “Derdimiz bunu size hissettirebilmekti” dedi.
Programın sonunda, gecede emeği geçen gençlere, konuşmacı ve tüm katılımcılara teşekkür eden Taraklılara Hizmet Derneği Başkanı Alaattin Özçayır, ümmet için yaptırdığı duada, yaşanan zulüm ve işgallere karşı Allah’tan yardım istedi.
Çıkışta ise başta Arakan ve Suriye olmak üzere diğer İslam ülkelerinden yaşanan işgal ve zulümlerle ilgili kitap ve broşürler dağıtıldı.