Hak Ehli Ne Yapmalıdır?
Kur’an-ı Kerim, kendisinde hiçbir eğrilik bulunmayan, insanı her daim iyi ve doğru yola ileten ilahi bir kelamdır. O, ilahi servetin merkezi olduğundan Kur’an’a muhatap olmak onu gönderen Allah’a hamd etmeyi gerektirir. Gerçek hamd de hem bol rızk ve ecre ermeyi hem de Allah’ın rızasına nail olmayı sağlar.
Öyleyse Kur’an, eğriyi doğruyu belirleyen tek ölçü olarak kabul edilmeli, davette uyarma ile müjdeleme arasında dengeli bir yol izlenmeli, sahih imanla yapılan Salih amellerin büyük başarılara ve ecirlere sebep olacağı asla göz ardı edilmemelidir.
Dünya hayatı kısa ve geçici, ahiret hayatı ise daha devamlı ve değerlidir. Ancak, dünya hayatı fani olsa da orada yapılan iyiliklerin kalıcı olduğu da bir gerçektir. Bunun için müminler, iman kaynaklı Salih amelleri ve Allah’ın rahmeti sayesinde cennete girip orada temelli kalacaklardır.
İşte hak ehli bu mutlu sona erip esenlik yurduna kavuşabilmesi için:
-Kendi havâsının peşine düşmekten,
-Gizli ve açık her türlü şirkten,
-Bilgisiz ve belgesiz konuşup körü körüne bir şeye inanmaktan uzak durmalı;
- Bilgili ve belgeli konuşup iyi işler yapmalı,
-Kur’an ile olgun ve güçlü bir akıl inşa etmeli,
-Yoldan çıkmış olanların hidayeti için aşırıya kaçmadan davet diyalogunu sürdürmeli,
-Allah’ın, hidayete çağrılanlara hidayete çağıranlardan daha şefkatli ve merhametli olduğunu aklından çıkarmamalı,
-Allah’ın bu dünyayı kendisine kulluk edilsin diye insanın emrine verdiğini unutmamalı,
-Yeryüzündeki her şeyin sonlu olduğunu, Rabbani kudretin müminler için koruyucu, inkarcı zalimler içinse cezalandırıcı bir unsur olarak tecelli ettiğini görmelidir.
Sonuç olarak Kur’an, sırf bir dua ve kültür kitabı değil, canlı ve dinamik bir hayat rehberidir. Bu yüzden nefisler onunla tezkiye ve terbiye, toplum da onun yasalarıyla ıslah edilmelidir. Bu yapılırken Kur’an bildirisinin nebevî tebliğcisi olan Hz. Peygamber’in “üstün gayret, güzel ahlak ve pratik başarılarıyla Kur’an’ı yaşayan hayata dönüştüren metodu” izlenmelidir. Öyleyse ilham melekemizle Kur’an’ı anlama ve yaşama gayretimiz sekteye uğratılmamalı; bu arada Kur’an’ı okurken bir gözümüz onun ayetlerinde bir gözümüz de kendimizin, çevremizin ve insanlığın şu anki hali üzerinde olmalıdır. Çünkü Kur’an, bir bakıma vakıaya cevap veren ve bizzat yaşayarak elde edilen tecrübeler ışığında anlaşılan bir kitaptır.