Başbakanın Ağlaması
Muhammed el-Bilteci’nin kızı Esma’ya yazdığı mektubu okunurken
Ağladığını gördük başbakanın.
Ne diyordu kızına:
“Sevgili kızım sana elveda demiyorum.Bilakis görüşmek üzere.”
Kim bu Muhammed el Bilteci?
Mısır İhvan liderlerinden birisi.
Gelinlik çağında evladını kaybetmiş bir baba.
Beyaz gelinlik yerine beyaz kefene sarılmış kızının başında,
Ona doyamadan ebediyette buluşmak üzere gönderen,
Yüreğinde kim bilir ne kor yangınlar olan bir baba.
**
Yine televizyonlarda bu kez Suriye’de kimyasal silah sebebiyle ölen
İki minik kızını kollarına almış,
Çırpınan bir baba.
İki evladı da cansız,
İkisi de olan bu vahşetten habersiz,
Sabi,günahsız
Artık nefes almayan,alamayan,
Babalarının sıcak kucağında olduklarından artık bihaber,
Ve o babanın çığlıkları,ağlayışı.
**
Bir başbakan ağlıyordu dudakları titreyerek.
O ağlayan kesinlikle bir başbakan değildi.
Ama bir babadan başkası olamazdı.
O bir baba olarak ağlıyordu.
Hangi baba ağlamaz bu görüntülerin karşısında.
Ağlamayan ya baba değildir,
Ya da (dilim varmıyor ama) evlat sevgisi nasibi olmayandır.
**
Onun,
Bütün sıfatlarından ayırarak,baba olduğunu unutup,
Yalnızca bir siyasi parti lideri olarak görenler,
Bu ağlamasını değişik yorumlarla siyasi malzeme yapabilirler.
İşte o zaman kendi babalıklarını bir kez daha gözden geçirmeliler.
Daha ileri gidelim,
İnsanlıklarını gözden geçirmeliler.
**
Bir parti mensubu değilim.
Kimseye de şirin görünmek değil maksadım.
İçimde kabaran duyguları dile getirmekten başka muradım olamaz.
Ama ben de bir babayım.
Hem de evladını, daha baharında sonsuzluğa uğurlamış bir babayım.
Muhammed el-bilteci gibi “sana elveda demiyorum” diyebilecek cesareti de bulamayan,
Onu beyaz gelinlikler içinde görememiş,
Aradan geçen üç yıla rağmen içimdeki yangın sönmemiş bir babayım.
Belki erkekler ağlamaz derler ama,
Unutulmasın babalar kesinlikle ağlar.