Kur’an Ayetlerinin Yakın Ve Uzak Referansları
Kur’an-ı Kerim’i anlamaya çalışırken dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de ayetlerin yakın ve uzak referanslarıdır. Bununla kastedilense Kur’an terimlerinin hem yaşadığımız hem de gelecek hayata ilişkin anlamlarıdır. Ayetlerin yaşadığımız ana işaret eden anlamlarını atlayıp onları sürekli geleceğe ertelemek veya geçmişe atfetmek, Kur’an’ı anlama çabamızın önündeki en önemli engellerden biridir.
Mesela “ahiret” terimi, sadece “ölümden sonraki hayatı” tanımlamaz. Aksine Kur’an’da kullanıldığı yere ve bağlama göre “insanın bu dünyadaki ömrünün geri kalan kısmını” da ifade eder. Söz gelimi Duha 93/4. ayette yer alan “ahiret” kelimesi “ geçen ömrün bundan sonra kalan kısmına” da işaret eder. Bu durumda bahis konusu ayet: “Bundan sonraki günlerin/gelecekte yaşayacakların geçmişte yaşadıklarından/şu âna kadar geçirdiğin günlerden daha iyi olacaktır” anlamına gelir. Çünkü surenin öncelikli gündemi dünyadır. Amacı da yaşadığı sıkıntılar karşısında duyguları patlama noktasına gelen Hz. Peygamberi teskin ve teselli etmek; Allah’ın onu terk etmediğini ve ona küsmediğini dile getirerek moral vermek ve görevinde motive etmektir.
Şayet bu ayet çoğunlukla yapıldığı gibi “muhakkak ki ahiret senin için dünyadan daha hayırlıdır” (DİB. Kur’an-ı Kerim Meali, s.596) şeklinde anlamlandırılırsa, söz konusu ayetin ve surenin Hz. Peygamber için bir teselli ve teşvik olmadığı, aksine terk edildiği yönündeki hissi daha da güçlendirdiği görülür. Zira böyle bir ortamda “ahiret senin için daha hayırlıdır” demenin, dünyaya yönelik nübüvvet görevini sürdürmekten ziyade terk etmeye teşvik olacağı açıktır.
Öte yandan ayetler her ne kadar Hz. Peygamber’e hitap ediyor görünse de aslında hitap umumidir. Bu yüzden söz konusu sure ve ayetlerle Hz. Peygamber örneği üzerinden bütün insanlara “hayatın insanı hırpalayan gerçekleri karşısında sürekli ümitli olması ve her halükarda Allah’a güvenip hayata tutunması gerektiği” mesajı da verilmektedir.
Özetlemek gerekirse Kur’an, sırf bir dua veya kültür kitabı değil, canlı ve dinamik bir hayat rehberi olarak görülmeli, kalpte hissedilerek, akılla düşünülerek ve benliği terbiye ederek hayata taşınmalıdır. Şayet niyetler temiz olur, gereken azim ve gayret ortaya konur, takip edilecek yol ve yöntem de iyice netleşirse arzu edilen neticenin ve beklenen zaferin hiç de uzak olmadığı açıkça görülür. Çünkü Allah’ın, gereğini yaptıklarında müminleri zilletten kudrete, kederden saadete ulaştıracağına dair kesin sözü vardır. Mü’min bu vaade inanır, kendisini bu dünyada hakim ahirette de mutlu olamaya götürecek amelin de kesin ve yakin bir iman ile başladığını çok iyi bilir, bilmelidir.