İş - İşçi - İşveren
Geçtiğimiz hafta, Taraklı'da inşaatı devam eden bir tesisin, 20'den fazla çalışanı işten çıkarması Taraklı'da büyük bir gündem halini aldı.
Daha açık yazayım, firmanın ismini de vereyim, geri kalanını da yazayım.
Geçtiğimiz hafta Taraklı Termal A.Ş. 26 çalışanının işini sonlandırdı. İşten çıkarılanların tamamı Taraklı'lı değil. Bunun özellikle altını çizmek istiyorum.
Konuyla ilgili olarak bir çok mail ve telefon geldi. Bazılarına göre "Görmezden geliyormuşuz", bazılarına göre "Ne biçim adammışız", bazılarına göre "firma halkıymış kardeşim". Bilmenizi isterim ki, duyarsız değiliz. Bir firmanın iç işlerine karışmak da işin aslı "haddimiz değil". Kendimden pay biçiyorum; birini işe aldığımızda bu kimseyi ilgilendirmez, birini işten çıkardığımızda da kimse karışamaz.
Toplumsal olarak büyük bir üzüntüm var: "Tanıdık vasıtasıyla işe girmek, arya birilerini sokmak, hatır kullanmak vb." Burada liyakat görmezden geliniyor. Beni tanıyan herkes benim "çalışma" konusunda şahsi düşüncelerimi az buçuk bilir. "Memurluk" sistemine hangi gözle baktığımı, "devlete sırtını yaslamak" deyimine karşı duruşumu da bilirler. Bana kalsa, çok derin bir teftiş ile, yetersiz devlet çalışanlarının bile işten el çektirilmesi taraftarıyım ki, hepimiz vergi veriyoruz. Özel bir şirkete vergi vb. bir ödeme yapmadığımız için, iç işlerine de karışamam, sadece tavsiye veririm: "Batmamak istiyorsan kuralına göre hareket edeceksin"
Neyse, gelelim işten çıkarma mevzusuna...
İşten çıkarılma sonucunda Taraklı'da bir kamuoyu oluştu, oluşturuldu. (Bu bir bakıma güzel birşey, takdir ettiğim bir şey. Keşke sorun olan her konu için bu kamuoyu oluşturulsa.)
İşten çıkarılma konusu ile ilgili olarak, ilk yapmam gerekni yaptım. Taraklı Termal A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Genç'i arayarak kendisinden bilgi aldım. Konuşmamızın konuyla alakalı bölümünü de aktarmak istiyorum. (hal-hatır kısmına ve konudan bağımsız kısımları bize kalsın.)
Enes Çınar: - "Şirketinizde bir işten çıkarma konusu olduğunu öğrendik. Öncelikle bu doğru mudur? Sebebi Nedir? "
Ahmet Genç: - "Evet, doğru. Bazı arkadaşlarımızın işini sonlandırdık. Sebebine gelince, aralarından bazıları disiplinsizlik gibi gibi konular. Bir kısmı da çalıştıkları konularda iş için gerekli özellikleri taşıyamama. Bir de şirket olarak aldığımız kararlar doğrultusunda yapacağımız değişiklikler nedeniyle çıkardık. Genel olarak sebep için bunları sıralayabilirim."
Enes Çınar: -"İşten çıkarılanların tamamı Taraklılı mı peki? "
Ahmet Genç: -"Hayır, Taraklı dışından olanları da çıkarttık."
Enes Çınar: -"İşine son verilen çalışanlara tazminatları ödenecek mi? "
Ahmet Genç: -"(Yasal olarak) hakedenlerin tazminatları elbette ödenecek."
Enes Çınar: -"Peki bu arkadaşların akıbetleri ne olacak? "
Ahmet Genç: -"Dediğim gibi, bazı arkadaşları disiplinsizlikleri nedeniyle, bazı arkadaşları da, işteki yetersizlikleri nedeniyle çıkarttık. Disiplinsizlik nedeniyle çıkarttıklarımızı hiç bir şekilde firmamıza geri almayacağız. Fakat, çalıştıkları bölümde yetersiz olan arkadaşlarımızı, yakında açacağımız farklı departmanlarda istihdam edeceğiz. İlk etapta 400 kişiye istihdam sağlayacağız. Bu arkadaşlara da öncelik vereceğiz, kendilerini davet edeceğiz."
Durum bundan ibaret, Tesisin, Taraklı'ya getirileri, götürüleri nedir diye tartışma da konu dışı olduğu girmeyeceğim. Fakat, bilinmesi gereken bir şey var. Yatırım yapan firmaların bölgeye katılarını "Gayri Safi Milli Hasıla" gibi düşünmek gerekir ve doğru anlamak gerekir. Bundan faydalanma bölgeye gelen olanakların ve paranın direkt cebinize girmesi değil, ek bir katma değer oluşturularak bu imkanlardan yararlanma şeklinde olur. Bu hususu da her zaman dile getirdim. Taraklı'ya yatırım yapan işletmelerin, "DİREKT" olarak bir faydası olmayacağını hep söyledim, her söylediğimde de tenkit edildim; ama işin gerçeği budur.
Bir hususa daha açıklık getirmek istiyorum. Bazılarınız beni "kapitalizm" yanlısı olarak göreceksiniz de, o öyle değil. Paranın halka ve piyasaya yayılma işini devlet farklı şekillerde yapar; mesela istihdam, özel sektöre teşvik, tarımsal hibeler ile olur. Bunları şirketler yapmaz. Bir şirketin de işi, görev tanımını yerine getiremeyen çalışanlarına para ödemek değildir, aksi taktirde iş yerine getirilemez ve şirket zarar görür. Zekât mı? O hepimizin görevi.
"Kavak yetiştirmeye" alışıklıktan vaz geçmeliyiz ve çaba göstermeye başlamamız lazım. İşten çıkarılma olayını gurur ve onur meselesi haline getirmeye de gerek yok. Hayatın akışınfa doğal şeylerdir bunlar.
Hem, bizim hayır sandığımızda şer, şer sandığımızda hayır vardır. Dua edin.
Haydi hayırlı işler...
#