Bağnazlık ve Aymazlık
Hayatı doğru yaşamanın manasını kaybettiğin anda önce gerçeklerden uzaklaşır, sonrada bağnazlaşır ve aymazlığın tam ortasına düşersin. Gerçekler senin dünyanda yavaş yavaş kararmaya ve hayat standartlarından silinmeye başlar. Yeni bir kişiliğe ve kimliğe dönüşür hayatın. Tehlike çanlarının sesine kulak vermeden seni sürükleyen, uçuruma doğru iteleyen nefsinin pençesi iliklerine kadar sirayet etmiş ve seni esir almış demektir. Duyguların değişmiş sanki yeni bir hayata adım atmış huzura doğru gittiğini zanneden anlık mutlulukların cazibesine kapılmış ve adeta sarhoş olmuşçasına seni cezp eder.
Aynı kafayı taşıyan ve aynı yüreği içinde bulunduran kişi nasıl olmuşta bu kadar değişivermiş. Güvendiği iradesini unutup ne çabuk teslim olu vermiş nefsine. Eskimeyen dostlarını eskitmiş. Nefsine uygun yeni dostlar(!) edinerek kendi çıkarları doğrultusunda nereye kadar sürükleyebilecek ki. Aslında bütün hayatında dost diye yaklaştıklarını gerçek dost niyetinde dost edinmediği, sadece kendi değirmenine su taşıyan ırgat aradığını çok iyi bilmektedir. Yaldızlı sözleri ustaca kullanan kıvrak zekâsını kendi çıkarından başka bir yerde kullanmayanlar bir gün tek başına kalıp iç dünyalarında yalnızlaştığını görürsün. Çünkü kendi menfaatinin esiri olduğunu bile bile çevresindekileri ne sahte nezaketi esirgemeyen bu şahsiyetler(!) her dönemde olmuş ve olacaktır. Okumuş, çokbilmiş ancak bağnazlıktan ve aymazlıktan kurtulamayan bu menfaat preslerden uzak durmak ve onları omuzlarda taşımamak gerekir. Bunların hamallığını yapan toplumlar kendi neslini de bu çakalların eline bırakır. Emek ve umut sömürüsünü anlayamazsan bütün geleceğini aynı kadere mahkûm eder; ve kurdukları dengesiz dengelerinin ömrünü uzatmış olursun.
Sonuç aklımızı ve irademizi kiraya vermeden, kendi yaşam biçimimizi dizayn ederek hakkı ve hakikati elden bırakmadan hakkın rızasına ve halkın teveccühüne mazhar olmak kurtuluşun tek çaresidir. Bunun dışındaki tüm görüş ve davranışlar insanlığa ne dünyasını ne de ahretini kazandırır. Zilletten kurtulmanın tek çaresi hak ve hakikati bilmekle olur. Ancak lafta değil gönülde olacaktır. Sözlerini davranışların yalanlamadığı zaman bu güzelliği yaşar ve nesline yaşatırsın. Gerisi lafügüzaf…