Rüzgâr Ekersen…
Olup biten olayları izledikçe aklıma gelen ilk şey bu olayların geçmişinde ne var acaba diye kendime sormadan edemedim. Toplumda hele yeni nesilde bir stres, tahammülsüzlük almış başını giderken olması gereken sabır ise hiç yok. Neden ve nasıl biz bu hale geldik ya da getirildik. Hiç düşündünüz mü? Bu neslin çocukluk yılları nasıl geçti? Neleri izledik izlettik TV. Kanallarında. Bizler ne verebildik şu an yetişmiş gençlere. Okullar ne verebildi? Bunları tek tek sorgulamamız irdelememiz gerekmez mi? Boşanmaların her geçen gün arttığını, ufacık bir tartışmada insanlar birbirlerini öldürdüklerini, aç gözlü bir nesil, karnı tok ama gözü doymayan menfaatine göre davranan bir topluluk olma çabasını bu nesle kim verdi ve nasıl kazandırdık?
Evet değerli dostlar. İşin daha vahimi bundan sora gelecek nesil. ''Rüzgar eken fırtına biçermiş''. Kendisinden başkasını düşünmeyen, akraba akrabayla darılan, kardeş kardeşle konuşmayan bir toplum nasıl olur da dünya barışından söz edebilir. Ne dünyamızı onara bildik, nede ahretimizi düşünebildik. Bir kaos aldı başını gidiyor. Herkes birbirine şık görünmeye çalışırken geleceği ile ilgili hesaplar aklından bir bir geçmekte ve planlar kurmakla meşgul. Hani mümin müminin kardeşiydi? Hani komşusu açken tok olan bizden değildi. Bunları hepimiz biliyoruz ama uygulayanların sayısı ne kadar acaba?
Evet dostlar; gün kutlamakla mevlit okutmakla bu işlerin düzeleceğine inanıyorsanız yanılıyorsunuz. Koltuklarımıza kaykılıp büyük bir heyecanla evlerimizde izlediğimiz filmlerin konularını bir irdeleyin. Adam vurulmayan bir dizi var mı? Evlenip boşanmayan bir dizi görebilir misiniz? Kadınların dövülmediği bir an var mı? Kim kiminle nasıl flört ediyor. merakımız bunlar oldu artık.
Evet, kısacası, insanların geçim durumları arasında bu kadar uçurum olan bir ülkede, ayrımcılığın zirveye çıkarıldığı bir toplum, uyuşturucu belası ilkokullara kadar indiği söylenen, kayırmacılık almış başını giderken siz kime ne anlatabilirsiniz ki. Ne camide ki vaazınız, ne de sokaktaki avazınız va ya sloganlarınız insanlığa yön veremez. Kainat ile kainat arasındaki akıl almaz uyumu anlamadan din anlaşılmaz. Anlaşılmayan dinde yaşanmaz. Hafızların sesini dinleyip kafa sallamakla da dindar olunmaz. İster tekkeye ister Melekeye git Kur’ an anlaşılmadığı sürece hiçbir işe yaramaz. Kur’ anın mesajı idrake, idrak da hayata yansımadığı sürece biz ne dünyevi hayatımızı ne de uhrevi geleceğimizi garanti altına alabiliriz.
Yapacağımız iş kendimizden geçmek değil kendimize gelmektir. Yoksa sonumuz hepimiz için bir felaket olacaktır.
Kalın Sağlıcakla...