Ahi Naci İŞSEVER: Kurban Bayram

İzzettin KÖMÜRCÜ

Meseleyi sırtında taşıyor görünmek için, yorgun görünmeye de gerek yok. Bu iş sanıldığı kadar zor olmayıp, "sakızlaştırmasanız" iyi edersiniz.

Kur-an'ın anlamını hakkıyla anlamak için , entellektüel bir yaklaşıma gereksinim var. Hadisçiler'in HADİS tasnifi yanlış olamaz.İlim adamları da Hadislerin "güncelleştirilmesi " gereksinimini duyuyorlar.

Kader bu ya ?

Kimi eli bıçaklı ,

kimi de "kesim için hazır edilmiş" peygamber (Hz. İbrahim) evladı olan kişiler (kurban) bizzat kendileridir.

Şimdi senin anlattığın peygamber öykülerine, günümüzün çocuğu "bâtıl inanç" (töğbe töbe) diyor..

Kafandaki "fikre göre" manzara mı oluşturacaksın ? Yoksa gözünün önündeki manzaraya göre "fikir" mi ?

Hz. İbrahim'in -aleyhisselâtü vesselâm- oğlu,

Hz. İsmail'i -aleyhisselâtü vesselâm- efendimizin doğmadan önce, Allah'a vaad edilmişliği, adanmışlığı var. Bu hikâyenin denklemi (kurgusal varsayımcı) olduğu, günümüz dünyası'nda, ormansı yaşayanlarda bile (insana yakın) böylesi bir geleneğe rastlanmıyor artık.

Allah'ın kurban göndermesine alışmayı alıştık da ..Kurbanın "açlıkla" olan ilgisi , sık sık konuşulup yaygınlaşıyor. "açlık ve kıtlıklara anlam veren medenî olgunluk yayılıp yoğunlaştıkça, "açların düşünülmesi ibadet hükmündedir". Üretimdeki fazlalık, tüketimdeki artış, Allah'ın kendi hikmetlerindendir.

Açlar düşünüldükçe de, " yoksulluğun kararlı birikimi (fakirlik) toplumun doğasındaki kavganın körüklenmesine neden olmuştur .

Rahmetli "Havız'a", bütün müzümsüz ayrıntıları ayıklayarak kurban keserdi. " Hak" dağıtamazdı. Kendi hakkımı da alayım derken, kurbandan "bi cımbıt" (dımnâcık) kaldığını söylerdi. Bir-ta-ta-ya" (bir dahaki sefere) ödeşiriz diye, dört gün önceden hazırlanmış "kurbanından" "hak diye" artanı, "İzzet Çavuş'un Kahvesi'nde" eşe dosta dağıtırmış. "-mış diyorum çünki bana bir bayram bile denk gelmedi.

Nasıl bir "gariban resmi" kullanırdı ki ?

Kahveci İzzet Çavuş , onu Hak dağıtmaya değil, almaya gelen gariban sanırmış.

Bayramcılar "kürdanlarını" üç beş gün önceden hazır ettikleri için, sıkıntı çekmezlermiş . . Kendilerini hazırlamış kalender tayfası, DİŞLERİ için gerekli KÜRDAN yokluğuna düşmezlermiş. Akşam yemeğine davet edilebilirim umudu, her fakirin hakkıdır.[i] Nagadak Sıdkı Dayı herkesi tanır, fakir fukaranın hakkını kürdan kadar da olsa görür ve gözetirdi. Çoğu bayramlarda "bu kürdan hassasiyeti yüzünen" Sıdkı Dayı aç kalırdı. Kendini "dik tutar" tok görünürdü.Muhtârlık Boğazlı Fa'ri-ye demiş ki:

"Git Jandarmanın dibindeki çeşmeyi "Çaylıların evine kadar uzat." Ger-sine garışma. U-da ge-di kazma kürek başladı. Borular "Göçmenler Ma-lesine do-ru döşeneyo.

Meğer kolayı varmış. Boğazlı Fa-rinin öğünü her üç saatte bir nüksedermiş. Neyse bi eşek bulundu (onun öğünü eşek yüküyle taşınırdı). Göçmenler Mahallesi seferber oldu ( Nefiye teyze şahittir.) iş sulha bağlandı ama Fa -ri Amca mahallelinin vadettiği erik hoşafını yıllarca konuştu.

Barış ve mutluluk dolu bayramlar dileğiyle......