Sınır İhlali Ve Bayırbucak'lı Bacım
Bu hafta iki hususa değinmek istiyorum.
İlki sınır ihlali,diğeri Suriyeliler.
***
5 dakikada 10 kere uyarıldılar.
Uyarılara aldırış etmediler,sonuçlarına katlanmak kalıyordu onlara.
Türkiye gerekeni yaptı.
Emri vereni,uygulayanı alınlarından öpüyorum.
Bir sürü insan "3-5 dakika sınırı geçtilerse ne olmuş" diyebiliyor.
Şimdi onlara soruyorum:
Tecavüzün azı çoğu olur mu?
Verecekleri cevabı da çok merak ediyorum.
***
Rusya doğalgazı kesecekmiş,
İhraç mallarımızı almayacakmış,
Turistleri kabul etmiyormuş...
Bunlar bizi ne kadar etkiler bilinmez,
(Sosyal medyada insanlar "soba kurmaya"hazırlık yaptıklarını paylaşıyor.)
Fakat ana gerçek şu:
Güçlü olmak için,
Bir hareket yaptığında dik durabilmek için başta enerjide dışa bağımlı olmayacaksın.
Türkiye'de kurulmak istenen nükleer santrallere karşı çıkanlar
Kurulmak istenen HES ve benzeri santralleri protesto edenler
Şimdi bir kere daha düşünmek durumundalar.
***
Bayırbucak Türklerinden görüntüler vardı televizyonlarda.
Belki dikkatinizi çekmiştir.
Bir teyze,omzunda tüfek,muhtemelen mavzer.
Gazeteci soruyor: "Kullanmasını biliyor musun" diye.
Kadın,yerel şive ile " yok,ama guvat verii" (kuvvet veriyor) diyor.
O mavzerle ne yapacak..
Savaşacak,gerekirse ölecek!
Ama memleketini terk etmeyecek!
***
" Suriyede mazlumlar asker değiller,kendilerini nasıl savunsunlar" denebilir.
Bayırbucaklı bacımı örnek alsınlar.
Kurtuluş savaşında,
Çanakkale'de hep asker mi çarpıştı.
Hatta çoğu çocuk denecek yaşta değil miydi.?
***
Suriyeliler memleketlerinden kaçmamalılar.
Zoru görünce oraya buraya sığınmamalılar.
Vatanın,uğrunda her şeyi feda edecek bir kutsal olduğunu unutmamalılar.
Şimdi,
Allah korusun memleketimizde böyle bir durum olsa
Biz ne yapardık diye düşünün.
Kahır çoğunluğumuzun Bayırbucak'lılar gibi düşüneceğinden eminim.
Konu vatan ise,
Ölmek gerekiyorsa:
ÖLÜNÜR.