Yaz Saati mi ! Kış Saati mi !
Bu yıl saatler geri alınmayacak dedi. Sn: Başbakan. Ve ekledi saatlere siz ayar verin. Ne kadar doğru ve bir söz… Aklınızı kullanın dedi kısaca. Ama nerdeeee… Veliler ya da işe erken gidenler dert yanmaya başladı. Niye, çünkü geceler durmadan uzuyor. Günler ise kısalıyordu. Ne yapılmasını bilemeyenler şaşırdılar. Karar mercileri kararsız. Şikâyet ne, güneş doğmadan işe, okula daireye gidiliyor. A be kardeşim saatinizin kurma kolu elinizde. Ama siz kurma koluyla değil giriş saatlerinizle oynayın. Sn: Başbakanımız öyle demedi mi. Demek ki kimse dinlememiş. Aklı bir yıl önceki uygulamada. Aklında o kalmış garibin şimdi çözüm arıyor. Saatine ayar veremeyenler topluma nasıl ayar verecek.
Bu arada medyadan verilen haberlere göre imza kampanyası başlatmışlar. Kırk bini aşmış mış. Komik, Allah aşkına akıl eden biri çıkıp ta ya ne oluyoruz demiyor mu? Saatler yerinde dursun siz ilerleyin beyler. Yaz saatinde 9: 00 da mı zil çalıyordu. Şimdi de 9: 30 da zili çalarsınız. Hem geceden hem de gündüzden yararlanırız. Bu kadar basit… Enerji Bakanımız saatler geri alınmayacak dedi. Dedi demesine de tekrar hatırlatmadı. Saatlerinize siz ayar verin diye.
Bu arada kısa bir hikayeyi sizlerle paylaşmak isterim:
Askeri bir birlikte tahta oturakta nöbet tutan bir asker varmış. Her gün nöbet yazılıyor imiş. Gel zaman git zaman böyle devam etmiş. Bir gün komutanın biri bu durumu sezer. Ya ne oluyor bu durum böyle diye düşünmüş. Biz bu askere bu nöbeti niçin yazıyoruz. Aklına eski defterleri karıştırmak gelmiş. ‘’Getirin şu önceki nöbet defterlerini’’. Almış eline başlamış karıştırmaya. Beş yıl geriye gitmiş. Birde ne görsün, beş yıl önce boyanan bir oturağın kuruması için yazılan nöbete tam beş yıl devam etmiş. Ben böyle bir hikâye dinlemiştim büyüklerimden.
Sonuç, bizler daha saatlerimize ayar veremiyoruz, geleceğimize nasıl ayar verebiliriz ki.