İslam Ve Modernizm
Fahrettin YILDIZ
Yayın:
Güncelleme:
Genel olarak Modernizm, toplumların kültürel ve kurumsal bir değişim sürecine girmelerini, bir de modernleşme politikalarının ideolojisini ifade eder.Modern olmak çok sayıda insan tarafından “düne ve dine ait olmayan bir dünyada yaşamak” olarak algılanmıştır. Özellikle ülkemizde “modern insan eşittir batılı insan” denklemi kurulmuştur. Böyle olunca modernlik kimi zaman, dinin tamamını veya önemli bir kısmını inkâr etmekle yahut onun bir kısmını alıp geri kalanını zamanın şartlarına uydurmakla özdeş kabul edildi.
Oysa çağdaş bir teoriyi İslam’ın karşısına dikmek veya onunla örtüştürmeye çalışmak çözüm değildir. Yapılması gereken, İslami değerlerin yaşanan hayatta var olmasını sağlayacak zemini hazırlayıp; İslam’ın hayata yön vermeye kadir bir din olduğunu ortaya koymaktır. Hatırlanmalıdır ki, gerekli şartlar yerine getirilmeden yapılan girişimler geniş halk kitlelerini müspet yönde etkilemez ve küçük itizal grupları oluşturmaktan da öteye gitmez. Nitekim modern çağda ortaya çıkan çeşitli akımlar, bu tespiti doğrulamaktadır. Bu akımlardan kimi dini ahlakileştirmekte, kimi de vicdanileştirmekte; onun sosyal ve siyasal boyutunu ihmal etmektedir. Oysa İslam, çok önemli olmakla birlikte sadece ahlaki kurallardan ve vicdani duygulardan ibaret değildir. O, aynı zamanda fert ve toplum hayatını düzenleyen hayatın her alanına söylenecek sözü olan ilahi bir sistemdir.
Kuran’da sabit olanları modernist yorumlarla tahrif etmeye çalışmak; sahih sünnette sabit olanları da tereddütten yola çıkarak reddetmeye kalkışmak tam bir basiretsizlik örneğidir.
Sonuç olarak, bu problem, çağdaş bir musibettir. Bu musibetten kurtulabilmek için bilgiyi, inancı ve dürüstlüğü esas alan bir gayretle Allah’a dönmek ve O’nun dinine uymak gerekmektedir.
#