Bu Hale Nasıl Geldik
Her geçen gün birbirimize karşı güven duygusunu neden yitiriyoruz. İç dünyamız dış dünyamızla neden çelişiyor? Söylediklerimizi davranışlarımız yalanladığı sürece aramızdaki mesafeler her geçen gün açılacaktır. Kimliklerimizde Müslüman yazıyor. İslam barış dinidir. Müslüman güvenilir insan demektir. Bunlar sadece lügatta kalmış maalesef. Kimi dinlesem başkasını kötüleyen ve kandırıldığını söyleyenlerin sayıları azımsanmayacak kadar çok. Verilen sözlerin tutulmadığı, vaatlerin yerine getirilmediğinden şikâyetçi. Bizleri bu duruma getiren sebepler nedir acaba. Çevremizde güvenebileceğimiz insan sayısı her geçen gün azalmakta. Sahte nezaketin kusursuz yapıldığı, işine gelen doğruların arkasına sığınıldığı, kendi yolunu açan her şeyin mubah görüldüğü bir dönemdeyiz. Bu gidişatın tehlikeli olduğunu, geleceğimizi, birliğimizi ve dirliğimizi bitirecek bir yolun yolcusu olduğumuzu görmemiz gerekmektedir. Yalanın her çeşidinin ustaca kullanıldığını, haram ve helâlın ne olduğunun şuurunda değiliz. Kısacası dünyaya gelmenin amacını unutturmuşlar bizlere. Söz tesir etmiyor. Duymayan kulaklar, görmeyen gözler ve hissetmeyen kalpler ile bu yolculuğun sonu nereye dersiniz…
Dostluklar bile menfaatler üzerine kurulmuş, ben senden ne kadar çıkar sağlayabilirim düşüncesi benliğimize bir ur gibi yerleşmiş durumdadır. Kimliğimiz ve kişiliğimiz tehlike altındadır. Gelecek neslimize bırakmamız gereken değerler erimekte ve önemini kaybetmektedir. Herkes şov peşinde… İsraf almış başını gidiyor. İstişare yok. Kim kimin değirmenine su taşıdığı belli değil.
Müslüman’ca yaşamak insanca yaşamaktır. Dünyaya örnek olmamız için önce kendi dünyamız İslam dan onay alması gerekiyor. Kur ‘an ın değişmediğini söyleyenler kendilerinin ne kadar değiştiklerinin farkına ne zaman varacaklar. Menfaatinin olmadığı yerde olmayan birçok kimse hep başrol oynuyor. Ve topluma kötü örnek oluyorlar. ‘’Görev’’ emanet edilen öncüler iyi örnek sergilemezler ise çürüyen bir topluluk haline geliriz ki Allah muhafaza…
Belki karamsar bir tablo çiziyorsunuz diyenler olacaktır. Ben sadece gördüklerimi ve hissettiklerimi yazmaya çalışıyorum. Belki çoğunuz bunları biliyor ve görüyor. Böyle bir dönemde seyirci kalmanız aynı guruba dâhil olmanız demektir. Ya hakkı hakikati konuşacaksınız. Ya da susup oturacaksınız. Ama şunu unutmayın ‘’haksızlık karşısında susanlar dilsiz şeytanlardır’’.
Sonuç olarak şöyle bitirmek istiyorum. Bir Müslüman olarak çevremizde olup bitenlerden hepimiz sorumluyuz. Doğru olan işlere destek, yanlışlara köstek olamaz isek Müslüman olarak yaşayamıyoruz demektir. Müslüman olarak yaşayamayan da Müslüman olarak ölemez.
Bütün bunlara rağmen Kur'an'ın mesajını idrakine yansıtmış, hayat tarzını da ilke edinmiş tüm şahsiyetlerin önünde saygıyla eğiliyorum.
Saygılarımla…