Geri

YALAZA VE AHİLİK

Misafir Kalem-Ahi Naci İŞSEVER
İzzettin KÖMÜRCÜ İzzettin KÖMÜRCÜ
Yayın: Güncelleme:

Taraklı’da yerleşik Ahi Kültürü'nün, en belirgin izlerinden biri de "yalazadır". Yalazaya verdiğimiz emek ve önem ölçülemez. Taraklı'nın yalazalar kitabı, henüz okuyucuya ulaşıp, sırrını süfle etmeden, gevezeliğe ne gerek var. Hele bir okunsun. 

Meşhur Arap Seyyahı, İbn-i Batu’da, (M. 1330) Ahilik'ten, "yerleşik bir esnaf tarikatı" olarak bahsediyor. Ahiliğin günümüz Taraklı'sında da, hem izleri hem de aslı görülebilir. Gençlerin eğitiminde çok etkisi olan Ahiliği, beldenin geçmişinde de görebiliyor ve yaşatıyo-ruz. Kişinin iş hayatı boyunca çalışması ve başkalarını çalıştırır olması için, organize olabilen bir yapıya da haiz olmasıı gerekir. Bugüne değin , "Taraklı'da çarşı nedir ve ne değildir" , özenerek yazıp çizene raslama-dık.

Tarihî kaynaklarla beslenen, Ahiliği tanıtıp ondan söz eden çok az. Neden sonra bu Ahilik geleneği herkesin ve bilhassa bizim dikkatimizi çekti. Çarşı esnafındaki meslek eğitimi ile ilgili ayrıntılardan bir iki konferansımızda söz etmiştik.

“Taraklı'da halk eğitiminin evveline" dönüp baktığımızda, beldenin evveli tetkik edilirken, bahsettiğimiz “Ahi istidâdın", gençlerin eğitiminde kullanıldığını farkedebilirsiniz. Ahiler'in ilk olarak önemsediği konu, "gençlerin toplum içinde konuşabilmeleri", "usül ve âdap" öğrenmeleridir".

 Ahiliğin toplum içinde konuşabilmeyi önemseyip, özendiren bir tekniği var ki, Taraklı buna “YALAZA” diyor. Yalazanın süzgecinden sorunsuz akıp geçebilen Ahi, artık, insan içine girip çıkabilmeğe İzinli demektir." Taraklı'da bir "USTANIN" yanında çıraklık ettikten sonra, "izinli" olmak, kişiye gerektiğinde kendi dükkanını da açabilmeye götüren, kurallar zincirine de hazır demektir.

Yani: 

Dünkü çocuk, bugünkü "sosyal birim" kalfa olmuştur. Burada "YALAZA" dediğimiz öğreti tarzının müfredâtı, yalanın zerresinden tiksinir. Yalan, altın kasede de sunulsa, Ahi ona uzak durup iade eder. Hazmetmeyip reddeder.

 Üstüne yazdığımız, “TARAKLI'da YALAZA KÜLTÜRÜ” isimli kitabımızın, tanıtımına sıra geldiğinde, Hem Taraklı Belediye Başkanı Sayın Tacettin Özkaraman, hem de Adapazar Beledi-ye Kültür İşleri Müdürü Sayın Fahri Tuna’nın organize yardımlarıyla, sözkonusu kitabımızı, Taraklı Hisarı'ndaki Vilayet Konağı'nda tanıtmıştık. Oraya gelen misafirlerimize verdiğimiz söyleşide, "mâleyâni olmanın" gereksizliğinden, “mugalatanın” şeytânî bir dürtü olduğuna kadar , konuşulup "yalazanın ruh sağlığımızla ilgisi" de unutulmamıştı.

Ayaküstü ha deyince yalaza üretilemeyeceği, denenimli ve izinli olmayanın bu işe soyunamayacağı, modern iletişimin yalazayı boğduğunu, modern ve güncel yaşamın yalazayı "dumura uğrattığını", artık Taraklı'da söz, camide bile sarf edilse, cımbızla ayıklanıp temizlenmesi gereği anlatıldı.

Son günlerde tüm Taraklı'nın ilgiyle izlediği beyazperdede YALAZA ismiyle bilinen, filim serileri büyük bir cesaret işidir. Taraklı adına konuşabilecek bir resmi adrese hiç danışmadan sadece kendi görüşleriyle" sergilenen bazı sahneleri "haklı olarak kınayan mollalar" çıkmıştır. Bu gelenekçi arkadaşlar haklıdırlar da. Haklılıklarının nedeni şu:

İşi bizzat yürütüp bu kaliteyle donatıp bitirenlerin, bizi aydınlatmaları gerekirken, işi ükelâlığa dönüştürdükleri kesitler var. 

 Denilebilir ki geleneksel yalazada, "kadın rolü" azdır ve hatta yoktur. Yalazada hedef, "dişilik ! kadın !" ve onun güzelliği" hiç önemli değildir. "Esas geleneksel yalazada "dişi unsur" çok azdır. Bu filmler dizisinde "dişi" görünümler, sanki özenerek yalazayı "çağdaşlaştırıp güncellik kazandıramamış-lıkları, inkâr götürmez. YıllARdan beri Taraklı'nın yakaladığı fırsatın hebâ edilmiş. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Taraklı Belediyesi'nin filimcilere teşekkür etmesi gerekirken, yapılan sivil yorumlar var ki bunlara alışmamız gerekir. "Yalaza "film serilerinde" "halk eğitimine katkıda bulunulduğu için", müteşekkir olunmalıdır. 

 Ayrıca,

Toplumun "eğitimindeki etkinliğini" görmemezliğe getiremeyiz. Taraklılı aydınlar, "Taraklı'yı vesile ederek, yalazanın geliştirilip, önünün açılmasına sevinmelidirler.Yalaza bir Karagöz ve bir Orta Oyunu gibi olamaz ve olmamamalı da ! Yalazanın hedefi ansiklpedik olmak değildir. Basında güzel kartları olan süslü kişilerin ajandalarına yazılarak, süslenip gerdan kırmak değildir. Yalaza sosyaldir ve liberal birşey olamaz. Eskimemesi için, "orjinalitesinin kuyruğuna azıcık basılabilir". Yoksa sanat ve sanatkârı, Ağustos sıcağında dondurursunuz. İslamda insanın gülüp oynayabileceğine de, "kural ve disiplin koyma eğilimi", durur durur nükseder. Gelenek Taraklı’da "YALAZA" konuşulurken , gündeme ağırlığını koymağa çalışıyor. Sakinleşmiş eski nasır depreşiyor. Bazılarımızın ayakabısı vurup, kişiden kişiye gocunmalar nüksedebiliyor. Özellikle son zamanlarda, Taraklı’ya gelen yerli turistler, ilgililerden “yalaza hakkında" bilgi ister oldular. Bana yansıyan yakınımlardan, meraklıların yalazayı “palavra olarak” yanlış anlayıp algılanılmasına sebeb olunduğu anlaşılıyor.

Hatta bizim yalaza, Karadeniz yöremizin, ”Temel birgün!” diye başlayan, “Hoca Nasrettin demiş ki” diye devam eden, “adamın biri,“ deyip, genelleme yapılan, anlatımlarla karıştırılmamalı-dır. Bu yalaza uğraşımızı “gayri İslâmî “ buldukları için, selamlarındaki “sıcak Taraklı çeşnisini” de askıya aldılar. Varsın alsınlar. Bu yazıya gereksinmemin nedeni, hem iki noktalık (:), hem de bükük (?) soru işâretidir.

Lütfen Taraklılı olarak konuklarımıza anlattığımız çoğu “şaka ve fıkramsı kesitlerin” 

bizim orjinal "Taraklı Yalazası ile," uzak yakın bir alakası olmadığını, ayak üstü ha deyince yalaza üremeyip, üretilemeyeceğini, yalaza ve ocakbaşının eski AHİ kültüründen bize yansıyan "müfredatı ana rahminde ezberletilmiş" sivil bir mektep -ekol- olduğunu," bu mektepten mezun -izinli- olmayanın bu işe soyunamayacağını, modern iletişim, televizyon, gazete, radyo ve sinemanın yalazayı boğup dumura uğrattığını,Taraklı’nın yalaza üretme şansının çok azaldığını, geçmişte bizi güldüren eşyanın şimdi kendinin ağladığını unutmayıp, yalaza sanılarak anlattık-larımıza ara verip, çenemizi tutmamız gerektiğini duyurun lütfen. Bu işin "yazanı" olarak bizde artık dilimizi tutmalıyız. Siz de "tutun" diyesim var.

Yalaza gerçekten de bir sözle yapılan karşılıklı dilleşme (muhabbet) sanatıdır. Eski Ahi geleneğinin, nefes aldığı muhitlerde, toplumda yaşayan örf ve adetleri canlı tutmak için kullanılırdı. Kanaat önderlerinin disiplini altında gençlere, bir mecliste “söz ve anlatım usülleri" öğretilirdi. Görgü ve örfler, yazıya geçmemiş bir okulun, ana rahminde ezberletilmiş sivil müfredatıydılar. 

Bu bizim geleneksel halk eğitimini sağlayan kurumların Taraklı’daki adı: “ODADIR.” O odadan sorumlu olana da Taraklı, “ODABAŞI” der. Odabaşılık Taraklı örfünde herkesin nail olamayacağı bir pâyedir. Odabaşı günümüzün kanaat önderi konumunda olup, gençlerin sosyal düzendeki yerini ve konumunu öğretmesi için bir, “DELİKANLI BAŞI” nı görevlendirir. Eski Taraklı’da yalaza oturumlarının usul ve disiplini, onlardan sorulurdu. Canı sıkılan herkes çarşıya giremez, TAŞKÖPRÜ - den beri, YUKAR CAMİDEN aşağı geçilemezdi. Hamamönü, Rüştüönü, Yangınönü, Çınardibi, gibi mekan ve makamlara herkes sahiplenemezdi. Çarşıya girme izni olmayan yeniyetmeler çalı çırpı ışığında, tökez ve şılampa oynarlardı. Gençlerin “insan içine çıkmadan önce“ bu ara duraklarda kulaklarına kar suyu kaçırılarak eğitilirlerdi. Neden sonra –askerden dönen kalfalar artık yalaza oturumlarına teklifsizce oturabilirlerdi. O oturumlarda,“Sözün” tuğlası ile harcı arasındaki yoğunluk ve sıcaklığı, en önemlisi: 

Kişiler arasında, gelişerek ortamı dostluk üretmeye götüren kaliteden, yeniyetmeler de nasibini alırdı.Yalazada sipariş olmaz. Örfüne saygın hiçbir Taraklılı, karşısındaki dengine sipariş verip: “Anlat co! heyecanlı olsun!” diyemez. Taraklılı'da seyirci olmuş dinletici olmuş, böyle densizliklere gık demez ama, işi tenhada bitiren meçhul birine çatardı.

Benim içimdeki "insan sevgisi dışarı vurdukça," kendi kendime çozuklaşırım. Dimdik yürüyüp de saklı ve mürai kalarak topluma gizli düşmanlık etmektense, kambur ve çozuk kalarak içtenliğimi mahşere kadar taşırım.

Yunus Emre’nin, 

Anadolu’da Ahiliğin en yaygın ve has nefeslerle solunduğu bir dönemde yetişmiş olması rastlantı değildir. Onun “söz sanatının temel ilkelerini” telkin eden, aşağıdaki mısralar, eski Ahi kültüründeki sözlü anlatımı ayrıntılarıyla yansıtan, bir disiplin özetidir. 

KELECE

Kelece bilen eden kişinin, Kişi bile söz demini,

Yüzünü ağ ede bir söz. Dimeye sözün kemini,

Sözü pişirip diyenin, Bu cihan cehennemin,

İşini sağ ede bir söz. Sekiz ucmağ ede bir söz.

Söz ola kese savaşı, Yürü yürü yolun ile,

Söz ola bitire başı, Gafil olma bilin ile,

Söz ola agulu aşı, Key sakın key dilin ile,

Bal ile yağ ede bir söz. Canına dağ ede bir söz.

Kelecilerin pişir gil, Yunus imdi söz yatından,

Yaramazını şaşır gil, Söyle sözün gayetinden,

Sözün us ile düşür gil, Key sakın ol şeyh katından,

Demegil çağa da bir söz. Seni ırağ ede bir söz.


Yalazanın Taraklı'da da tarihsel turunu tamamladığını size anımsatmak isterim.

 Artık "ayak üstü" yalaza üretmek isteyen ve bizim yalaza kültürüne tutkun arkadaşların, kendilerini zorlamalarına gerek kalmadığı kanısındayım.

Gerçek şu ki, "yalaza zekî kişinin dilinde güzelleşir". Söze başlamadan önce düşünüp, muhatabınızın konuşan mı dinleyen mi, olduğuna karar verin. Yaratılıştan ya "ağlama" ya da "gülme" özürlü olduğunuzu bilerek, kendinizi tanıyın.

Yalaza anlatan, ayrıntıları görüp, -varsa- uyuyanları fark etmelidir. Nefes tazelemesi

gereken yeri bilmelidir. Otuz kırk kişiyi anlatımınıza bağlama yeteneği sizde yoksa, yalazaya yeltenmeyiniz.

Yalazayı " biz değil" günümüzün azmış teknolojisi boğmuştur. Biz de boğuntuya kapılmamalıyız. Burulgan ve fakat "sığ" yerlerden uzak durmanızı salık veririm.

Kimse bilmediği için, aşağıdaki yorumu benden duyun. 

Gerçek yalazacıya, maaş bağlasanız bile, onu susturamazsınız. Oysa dinleyicilerin çoğu, sizin susacağınız anı bekler. Ağzınız, elmas dişlerle kaplı bile olsa, zengin sayılmazsınız. Çünkü çeneniz düşük.

Alaaddin Ağabey,

Bayram günleri âdet olan kutlama ve tokalaşmalar yüzünden, yalazadaki anlatımın sık sık kesilmesine çok kızardı. Bu yüzden belediye parkına uğramaz olur, kendini arattırırdı.

Kurban kesmediği halde, evindeki bıçaklar için, "bileyci" arayarak, dostlara alışverişte görünürdü. Berber Gavalli Recai'nin usturalarını beğenmediği için, Recai'ye, "beni Dumanlı Hasan gibi tıraşta uyut " der, Gavalliyle eğeşirdi. Evdeki bıçakları biletmesinin onlarla tıraş olacağı anlamında olduğunu söyleyerek, bizi eylendirecek günlük yalazamızı çarşıda mayalardı. 

Dikkat edin. Bu yalazalarda "edilgen olan" Gavalli Recai'dir. Taraklıda gülmeye para ödenmediği için Recai Ağabeyi kemirip beslenen zalimler vardı. Çünkü o gariban ve savunmasızdı.

Unutmayın!

Bütün yalazalar fakir fukâra ustünde döner. O nedenle benim mahşer tasarımım, seçkin bir yerde, YALAZACI - lar arasındadır. 

Ahi Naci İŞSEVER

#

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.
Yorum Ekle

Yorumlar

Ahmet Ümit Aloğlu
21.11.2017 / 21:34:17
Değerli Üstad Naci İşsever'in Yalaza ve özü itibariyle, kendi üslubunca "Yalaza" dizisine eleştirisi içerikli yazısını okumak, Üstad'ın sağlığına, zihninin berraklığına dair fikir verdiği için şükür denizinde yüzüyorum. Üstad çok değerli "Taraklı'da Yalaza Kültürü" adlı eserinde Yalaza'yı uzun uzun anlatmış, örneklerle beslemişti. TV dizisini çekenler, piyasa kültürü ile davranmış olmalılar, o değerli esere hiç bakmadan çekimleri yapmışlar. Belki Taraklı'ya ilgiyi artırmışlardır. Belki Taraklı'da Yalaza kültürüne ulaşmamış olanlara Yalaza'yı anımsatmış, onu araştırmalarına vesile olmuştur. Bu iyi bir durumdur; ancak Ahi geleneğinden gelen eğitim değeri olan eşsiz bir anlatım tekniği de olan Yalaza, o dizide kaybolmuş.. Keşke Naci Üstadın değerli eseri okunsaydı, keşke senaryo yazılırken üstadtan danışmanlık alınsaydı, keşke yalaza, piyasa ve gişeye kurban edilmeseydi.

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.