Vesayet Sevdası
Bugün bu yazıyı yazabiliyorsam, internet gazetemde yayımlayabiliyorsam ve siz değerli okurlar bu yazıyı okuyabiliyorsanız, demek ki tam 2 sene önce ülkeyi, halkın rızası olmadan yönetmeye arzulu bir takım devlet ile askeriyenin içerisine sızmış unsurların kalkışmasının başarısız olması nedeniyledir. Çok şükür ki, geçmişteki gibi "Ne yapayım?" diyerek şapkasını alıp giden değil, dimdik duran, eğilmeyen bir devlet başkanımız ve onun arkasından yürüyen cesur milletimiz bu alçak kalkışmayı önlemiş, 15 Temmuz Zaferi'ni canlarını ortaya koyan 250 şehidimiz ve binlerce gazimiz kanlarıyla tesis ve temin etmiştir.
Uzatmadan kısa kısa gidelim.
• Bu ülke, vatanına, milletine sahip çıkan bir halk ile birlikte çok sağlam temeller üzerine kurulmuş ve egemenlik kayıtsız şartsız millete verilmiştir. Yöntemi beğenilir, beğenilmez, tartışılır, geliştirilir; -hiç önemi yok- devleti yönetecek kişileri halk seçer.
• Görüşlerin veya düşüncelerin hayut ideolojilerin doğru olup olmadığı değil, halk tarafından benimsenip benimsenmediği önemlidir. Bu doğrultuda da önemli olan bu ideolojinin halka aktarılabilmesi önemlidir. Kabul ederler veya etmezler. Peygamber efendindimiz (s.a.v) İslâm'ı yayarken, Allah(c.c.)'ın kendisine verdiği görevi, yani "tebliğ"i kullanmıştır. Hiç bir şekilde zorlama yapmamıştır -ki zaten düşüncelere ve tatlı dil ve ispat dışında etki edebilecek bir güç yoktur. Yoksa, Plato, Ütopia'sını neden kaleme aldı ve bu neden bir ütopya olarak kaldı?
• Kur'an olmadan, Allah'ın kullarından isteklerini bilmeden hareket eden toplum, senin benim gibi tuvalete gitmeden yaşayamayan yaratılmışların dediklerini yapmaya başlarlar. Doğruyla yanlışı ayırt etmeniz için doğru ve yanlışı bilmelisiniz. Yoksa aklınızı kiraya verip şeytanın atına binersiniz. İndiğiniz yer çukur olur.
Nasıl bir ahmaklık, nasıl bir aymazlık, nasıl bir şuursuzluk ki, sen kalkıp milletin egemenliğini elinden alıp kendi üzerine geçireceksin. Ey Amerika'daki!.. Seni isteyen var mı? Hiç düşündün mü bunu? Yıllardır siyasete karışmaktan, burnunu sokmaktan başka bir şey yapmadın. Yiyorsa, kurarsın partini, girersin seçimlere, seçilirsen seçilirsin, seçilmezsen anlarsın ki seni seven sayısı, senin tahmin ettiğin kadar değil; yanında sana şakşakçılık yapan dalkavuklarını da görürsün. Aksi halde, oturacağın yer koltuk değil, başka bir yerdir.
Temennim odur ki, FETÖ ile mücadele en etkin ve en doğru şekilde devam etmeli; yargılama süreçleri hızlı bir şekilde yerine getirilmeli ve suçlulara gerekli ceza verilip, suçsuz olanların mağduriyetleri de giderilmelidir.
Vesayeti ve Sütotükoyu Seviyor muyuz?
Gelelim son kısma, sonuca...
15 Temmuz zaferinin kutlamaları esnasında bizim geleneksel protokolümüz en önde oturmaya devam ediyor. Bilemedim, gülsem mi ağlasam mı? Rahmetli Recep Yazıcıoğlu'nun protokol uygulamasını bir hatırlamanızı isterim; özellikle devlet büyüklerinden ve protokolde yer alanlardan. Herşey gelip geçicidir, millet kıyamete kadar bâkidir. O protokollerde oturacaklar, bu millet için en önde gidenlerindir. Her şeyin başı adalettir.
Allah'ın rahmeti, bereketi, inayeti üzerinize olsun.
Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. (Nahl Suresi, 90. Ayet)