Göletten Su Birikintisine
Kuruyoruz.
"Mühendislik Harikaları" nasıl ortaya çıkarlar? Yüzyıllardır ayakta kalan efsane binalar, çok tutulan akıllı telefonlar, ziyaretçileri hiç bitmeyen şehirler, denizler... vs. vs.
İnsan elini sürene dek Allah'ın yarattığı herşey tam olması gerektiği gibidir. Ne zaman ki insanoğlu elini sürmeye başladı, elinin değdiği yer kurudu. Bu kuruma olmasın diye, insanoğlu elini değdirirken çok düşündü - taşındı, tasarladı planları, araştırdı geliştirdi. Bu insanoğlu başarılı oldu. Bir başka insanoğlu da, o akıl eden insanoğlunun yaptıklarının sadece dışından bakarak yapmaya çalıştı: Çok düşünüp taşınmaya gerek yoktu. Olurdu, benzerdi, satar giderdi... Gördüğünü hemencecik öğrenir, daha iyisini o da yapardı. Orada bir el-bilek çabukluğuyla şaklayan zarif parmakların ifadesini hayal edin artık.
"Memleket neden gelişmiyor, ekonomi ne olacak, dolar alalım altın satalım. Bize iki çay ver"
"Bilmem kim vişne ekmiş, bizde ekelim. Satış için kooperatif olalım ama gizlice gidip, kendimiz daha ucuza satalım piyasamızı düşürelim"
Biraz tanıdık geldi bana da son yazdığım
Neyse, uzatmaya gerek yok.
Türkiye'nin beşinci, Marmara bölgesinin en büyük yapay göleti olacaktı. Karasal iklimin etkisi azalacak, ılımanlaşacaktı hava. Büyük fayda olacaktı. Yapıldı ihale, yapıldı kamulaştırma, yığıldı taşlar kayaboğazına metrelerce. Su birikti. Birikti de birikti. Manzarası fena olmadı. Artık bizim de bir su birikintimiz vardı.Yavru balıklar atıldı içine, büyümeden avlamaya başladık.
Yıllar geçti. Çok değil, 10 yıl.Vücudumuz apış yapış hale gelmeye başladı. Meğer bizim Taraklı rakımı sebebiyle basınç geçiş noktasıymış. Yani hava öyle kontrol edilemezmiş. Bari amacına uygun işe yarasın, habire suladık bahçeleri. Bitkileri çürütene kadar suladık. Su çoktu, olsundu. Hiç düşünmedik; ya yağışlar yeterli olmasaydı...
Kısa vadede iş yaparken az düşün, tamam. Ama, yıllara ve geniş bir topluluğa etki edecek yatırımlar yaparken, karıncanın gideceği yolun mukavemetini bile hesaplayacaksın.
Akletmek dileğiyle...