Aile Saadeti
Aile, cemiyetin en küçük parçasıdır. Aile ana, baba ve çocuklardan meydana gelen sıcak bir yuvadır. Aile ana kucağının, baba ocağının, sevgi ve saygının ifadesidir. Aile küçük bir yönetim merkezidir. Aile küçük bir devlet, küçük bir hükümettir. Toplumun en küçük parçası olan ailenin yönetimi ne kadar düzenli yönetilirse, toplum da o kadar disiplinli olur. Disiplinli olan ailede huzur olur, saadet olur, mutluluk olur.
Aile içerisindeki kişilerin birbirlerine karşı görev ve sorumlulukları vardır: Ana ile babanın birbirlerine karşı görevleri, ana babanın çocuklarına karşı görevleri, çocukların ana ve babalarına karşı görevleri, çocukların birbirlerine karşı görevleri.
Kadın ile erkek şahitlerin huzurunda bir nikâh mukavelesi ile hayatlarını birleştirmişlerdir.
Aile ocağının huzurlu ve saadetli olabilmesi içi karı koca, birbirlerine karşı anlayışlı hareket etmek zorundadır. Yapılan tartışma ve kavgalar aile huzurunun bozulmasına sebep olur ve çocukların üzerinde olumsuz tesirler meydana getirir.
Erkeklerin kadınlara karşı yumuşak ve güler yüzlü davranmaları gerekir.
Sevgili Peygamberimiz buyuruyor:
“Bir kimse kadınına buğuz etmesin, zira hoşlanmadığı huyları varsa, ona mukabil memnun olacağı huyları da vardır.” (1)
“Müminlerin, imanca en mükemmel olanı ahlaken en iyi olanıdır ve hayırlı olanlarınız da kadınlara karşı hayırlı olanlardır. Karı ile koca birbirlerine karşı olan sorumluluklarını hiçbir zaman unutmaması gerekir.” (2)
Peygamberimiz yine şöyle buyuruyor:
“Sizin kadınlar, kadınların da sizin üzerinizde hakkı vardır. Sizin kadınlar üzerinde hakkınız aile yuvasını hoşlanmadığınız hiç kimseye çiğnetmemeleridir. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakkı, memleket göreneğine göre her türlü giyim ve yiyimlerini temin etmenizdir.” (3)
Ana ile babanın çocuklarına karşı görevleri:
Çocuklar ilk bilgileri ana kucağında, baba ocağında öğrenirler. Çocuklar için aile yuvası, hayatın temel okuludur. Anne ile baba, çocuğun ilk öğretmenleridir. Konuşmayı, iyiyi kötüyü, ana babalarından öğrenirler.
Çocuklar, ailede gördüklerini ve duyduklarını hafızalarına kayıt ederler.
Büyük İslam düşünürü ve bilgini İmam-ı Gazali şöyle diyor:
“Çocuğun beyni bal mumuna benzer, isteyen ona istediği şekli verir.”
Kutatk-u Billiğin yazarı Yusuf Has Hacip ise söyle diyor:
“Çocukların zihni boş bir tarlaya benzer, oraya ne ekersen o biter.”
Aile yuvasında erkek çocuk babayı, kız çocuk da anneyi taklit eder. Öyle olur ki çocuklar ana ile babanın kopyası olurlar. Öyleyse aile yönetiminde ana babaya büyük görevler düşmektedir.
Yüce Allah, Resulü aracılığı ile şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler, kendinizi ve ailenizi öyle bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır.” (4)
Peygamberimiz de şöyle buyuruyor:
“Hepiniz muhafızsınız. Mahiyetinizde bulunanların hukukundan sorumlusunuz. Amirler himayesi altındakilerin koruyucusudur, memurlarından sorumludur. Erkek ise aile fertlerinin amiridir ve onlardan sorunludur.”
Kadınlar da kocasının evininde bir koruyucudur. O da mesuldür, oda sorumludur. Kısaca, hepiniz koruyucusunuz, himayenizde bulunanların hukukundan sorumlusunuz.
Huzur ve mutluluk bulunmayan bir aile yuvasında çocuklar çok çabuk etkilenir. Hatta bu evi terk etmeye kadar gidebilir. Günümüz toplumunda bunun örneklerini çok görmekteyiz. Evi terk eden çocuklar, kötü emelli insanlar tarafından kullanılıyor alkol, uyuşturucu ve soygun bataklığına saplanıyor. Yapılan istatistiklerde ceza evlerinde bulunan tutuklu ve mahkûmların büyük bir çoğunluğunu gençler oluşturmaktadır. Bu durum, toplumda sosyal bir hastalık haline geliyor. Evi terk eden kız çocukları fuhuş bataklığına sürükleniyor, toplumun yapısı bozuluyor.
Ana ile babanın, aile ocağında huzur ve mutluluğu sağlamaları gerekir. Çocuklarına iyi örnek olmaları gerekir. Onlara dinini, kitabını, peygamberini, vatanını, milletini, bayrağını sevdirmeleri gerekir.
Bu konuda Kuran-ı Kerim’de şöyle buyruluyor:
“Allah kesin olarak şunları emretti:
Ancak, kendisine ibadet edin. Anaya babaya güzel muamele edin. Eğer onlar senin yanında ihtiyarlık haline düşerlerde onlara of bile deme ve onları azarlama. İkisine de iyi ve yumuşak söz söyle. İkisini de acıyarak tevazu kanadını indir ve şöyle de Allah’ım onlar beni küçükken terbiye edip yetiştirdikleri gibi sen de kendilerine merhamet et.” (5)
Peygamberimiz de şöyle buyuruyor.
“Amellerin en faziletlisi vaktinde kılınan namaz ve anaya babaya yapılan iyiliktir.” (6)
Kur’an-ı Kerim’de Allah’a ibadetten sonra anaya babaya itaat emredilir. Ana babasının rızasını alan Allah’ın rızasını almıştır. Dinimize göre duası kabul olunan kişilerden biri de ana babasının duasını alandır.
“Cennet anaların ayakları altındadır” ifadesi dünyaca sembolleşmiştir.
Eğer evlatlar ana ve babadan uzak yerde oturuyorlarsa, Sılayı rahim farz olur. Eğer evlatlar onları ziyaret edemiyorlarsa, onların telefonla hal ve hatırları sorulmalı, gönülleri alınmalıdır.
Ana babaya saygı gösteren kardeşler birbirleriyle iyi geçinmeli, büyükler küçükleri şefkat ve merhametle sevmeli; küçükler de büyüklere saygı ve hürmet göstermelidir.
Anlatılan şu kıssa konumuz için güzel bir örnektir:
Bir baba ölümünün yaklaştığını anlayınca çocuklarını etrafına çağırır. Küçük çocuğa dışarıdaki ağaçtan bir dal kırıp getirmesini söyler. Küçük çocuk bir dal kırıp getirir. Baba o dalı bükmesini emreder. Küçük çocuk büker ve dal kırılır. Tekrar der ki şimdi git 10 tane dal kırıp getir. Çocuk 10 tane dal kırıp getirir. Onların hepsini bir arada bükmesi ister. Çocuk hepsini bir arada kıramaz. Baba şöyle der:
“Eğer birbirinizle iyi geçinmeyerek koparsanız, hepiniz bu dal gibi kırılırsınız. Hepiniz bir arada iyi geçinip birbirinize bağlı olursanız kırılmazsınız.”
Aileler ne kadar huzurlu ve mutlu olursa, o ailelerden meydana gelen cemiyette o kadar huzurlu ve mutlu olur.
(1) Riyazüs-Salihin Tercümesi, Cilt1, Sayfa:318
(2) Riyazüs-Salihin Tercümesi, Cilt1, Sayfa:320
(3) Veda Hutbesi
(4) Tahrim Suresi, Ayet:6
(5) İsra Suresi, Ayet:23-24
(6) Riyazüs-Salihin Tercümesi, Cilt1, Sayfa:347
#