En Yüzsüz Günah
”Kötü zanda bulundunuz, o halde helaki hak eden bir toplum oldunuz”. (Fetih 48/12)S
Açıklamasını yaptığımız ayette, yasaklanan kötülüklerden biri de gıybettir. Gıybet bir kimsenin arkasından, onun hoşlanmadığı ve sevmediği bir şey söylemektir. Gıybet kavramına Peygamber(as) ile ashabı arasında geçen şu karşılıklı konuşma daha da bir açıklık getirmektedir. Peygamber(as), ashabına “Gıybet nedir, bilir misiniz?” diye sorar. Onlar : ‘ Allah ve Elçisi daha iyi bilir” derler. Peygamber(as) gıybeti, “Müslüman bir kardeşini, sevmediği bir şeyle anmandır” diye tanımlar. Bu tanımlamadan sonra kendisine şöyle bir yazı yöneltilir: “Ya söylediğim şey kardeşimde varsa.” Bu soruya verilen cevap: “Söylediğin şey gerçekten onda varsa gıybetini yapmış olursun; ama onda yoksa o vakit ona iftira atmış olursun.” şeklinde olmuştur.
Ayette, gıybet etmenin çirkinliği, ölü eti yemeye benzetilerek dile getirilmeye çalışılmıştır. Aslında bu benzetmede, iki inceliğe dikkat çekilmiştir. Birincisi ölen kişi etinin yenildiğinin farkında olmadığı gibi, gıybeti yapılan kimse de, o anda gıybet edenin sözlerini bilmez. İkincisi de, insanın eti ve bedeni gibi, şeref ve namusuna saldırılması, ona dil uzatılıp iftira atılması da haramdır.
Gıybet öyle tatlı bir hastalıktır ki, alışan onu asla bırakamaz. O, öyle aldatıcı ve cazip bir kapandır ki, şikâyet edeni bile az sonra kendine esir eder. Herkes onu yerer, fakat onu kötülerken bile pek çok insan onun tuzağına düşer.
Gıybet, çok masum görünümlü bir günahtır. Bu yüzden o, kavga gürültü etmeden bütün âlemi, kendi sahasına çekiverir. Söyleyeni ve dinleyeni aynı anda sevindirir. Evet, onun yüzsüz bir tavrı ve sahte bir masumluğu vardır. gıybet tiryakisi olmaktan uzak durmak gerekir. O, en gizli köşelere ve en temiz meclislere bu sayede sokulur. Şu halde, bu sahte yüzlü kötülükten sakınıp
Sonuç olarak diyebiliriz ki, ahlaki zaaflarımız ve çöküş atmosferini, boş sözlerle ve zoraki iyimserliklerle değil, İslam’a uygun olan samimi davranış ve ciddi tavırlarla düzeltebiliriz. Ne var ki, günümüzde kendilerini Müslüman olarak tanımlayan kitlelerin büyük kısmı, Kuran’ın ve Sünnetin buyruklarından çok, tiryakisi oldukları günahların gereğini yapar hale gelmiştir.
#