Ekolojik Denge
Dünya yaratıldığı andan itibaren hayat kaynağımız olarak yaratılan su bu güne dek ne azalmıştır, ne de çoğalmıştır. Dörtte üçü su olan dünyamızda zaman zaman bazı bölgelerde sel afetleri yaşanırken bazı bölgelerde de susuzluk ve kuraklık yaşanmaktadır. Su buharlaşıp atmosferin dışına gitmeyeceğine göre, o halde neden insanlar susuz kalmaktan korkuyor. Yerküre de bitmeyen ve tükenmeyen, isteseniz de yok edemeyeceğiniz tek ve en önemli kaynak sudur. Dünyanın sonuna kadar da azalmayacak ve çoğalmayacaktır. Siz hemen diyeceksiniz ki, madem hiç eksilmiyor da, o zaman bizim yaşadığımız yerde ya da bölgede neden azalıyor? Ben de zaten bölgelerden bahsetmiyorum ki, üzerinde yaşadığımız yer küre den söz ediyorum. Ekolojik dengenin bozulması sonucunda bilim adamlarına göre kutuplardaki buzulların erimesiyle denizlerin
“umutsuzluğa düşmelerinin ardından yağmuru indiren, rahmetini yayan o dur. O hakiki dosttur. Övülmeye layık olandır”. (şüra 28).
Ve şüra 39. ayette şöyle buyruluyor:” Başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. Allah çoğunu affeder”.
Bir başka ayette şöyle buyruluyor:
"İnsan iyilik istemekten usanmaz. Fakat kendisine bir kötülük dokunursa hemen ümitsizliğe düşer. Üzülüverir." (fussulet 49.ayet)
Başka Bir Ayet:
"insana bir nimet verdiğimiz zaman (bizden) yüz çevirir ve yan çizer. Fakat ona bir şer dokunduğu zaman da yalvarıp durur."(fussulet 51.ayet)
Evet değerli dostlar,
Bizler dünyaya niçin geldiğimizi ve bunun bir amacı olduğunu öncelikle kendimize hatırlatmamız gerekmektedir. Yeryüzündeki bütün güzelliklerin diğer adının İslam olduğunu, Müslüman’ın da bu nimetleri tüm insanlığa ulaştırılması için vazifelendirildiğini hepimiz bilmeliyiz. Bizler bunu bütün dünyaya haykırmamız gerekirken, yeryüzü nimetlerini kendi çıkarları için çarçur eden çıkarcı zihniyetlere karşı seyirci kalmaktayız. Bu sessiz kalmanın bedelini tüm insanlık çok ağır bir şekilde ödemek durumunda kalacaktır. Müslüman’ın vazifesi yeryüzündeki nimetlerin yeryüzünde yaşayan bütün insanlık için olduğunu ve bu nimetlerin de herkese yetecek kadar çok olduğunu bilmeli, sadece paylaşımlarda adaletsizlikler yapıldığını görmeli ve bunun içinde gereken mücadelesini de yaşamı süresince vermelidir. Sömürü sistemleri dünyada önce denge unsurlarını bozdular. Çünkü yeryüzünde kendileri dışında hiç bir kimseye saygı duymadıkları gibi, onlar başkalarının sırtından geçinmeyi de kendileri için maharet sayarlar. Sanki yeryüzü onlara tahsis edilmiş gibi kendilerini üstün sayarak bütün insanlığı da kendilerine hizmetçi gibi görürler. Kendi kendilerine taktığı ünvanlarla da nefislerini tatmin etmeye çalışırlar.
Değerli dostlar, sonuç olarak diyebiliriz ki, İnsanoğlu yeryüzünde en şerefli bir varlıktır olarak yaratılımıştır. İnsan olmanın onurunu insanlık artık anlamalıdır. Dini dili ne olursa olsun her insanın yaşama hakkının olduğu gibi, yaratılan nimetlerden de yararlanma hakkı vardır. Yüce Mevla’mız bir ayeti celile de şöyle buyuruyor: “Zenginin malının içinde fakirin hakkı vardır” onun için zekât dinimizde farz kılınmıştır. Zekâtın manası ise şöyle anlaşılmalıdır. Zenginlerin kasalarıyla birlikte gönüllerinin fukaraya açılmasıdır. Bu saçılması anlamında değil, belirli bir miktarda dağıtılması olarak değerlendirilmiştir. İnsanlık dünyaya mal yığmaya gelmemiştir. Mal yığanların sonucunu herkes görüyor. Yunus’un deyişiyle:” Şunların çoktu malları, bak nice olmuş halleri, yakasız bir gömlek giymiş, onunda yoktur yenleri". Diyerek ve ekleyerek “Mal sahibi mülk sahibi, Hani bunun ilk sahibi, malda yalan mülkte yalan, Var biraz da sen oyalan.” Diyerek dünya hayatını bizlere en güzel bir şekilde anlatmış ve özetlemiştir. Tabi ki anlayana…
Ve Cenabıhak kullarına şöyle sesleniyor:
"Bilin ki Dünya hayatı oyun, oyalanma, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve çocuk sahibi olmaktan ibarettir. Bu, yağmurun bitirdiği ekicilerin de hoşuna giden bir bitkiye benzer. Sonra kurur, sapsarı olduğu görülür. Sonra çerçöp olur. Ahirette çetin azap ta vardır. Allah'ın hoşnutluğu ve bağışlaması da vardır. Dünya hayatı ise sadece aldatıcı bir geçinmedir." (Hadid suresi 20. ayet)
Ve şu dua ile yazımı bitirmek istiyorum,
"Yarabbi isyan ettirecek fakirlikten ve azdıracak zenginlikten sana sığınırım. Bizleri böyle tehlikelerden koru." Âmin…
Kalın sağlıcakla…