Sibirya'nın uçsuz bucaksız bozkırlarından birinde bir avcı yaşıyordu. Tek başına "taygada" yaşıyor, avlanıyor, kürk biriktiriyordu. Bu avcı iki tavşanı kafasına takmıştı. Tavşanlardan biri havalar ısındığı anda ortaya çıkıyor, gri postunun akında iyice tombul görünüyordu. Avcı gri tavşanı hiç sevmiyor, her rastladığında ona ateş ediyor, ama vurmayı hiç başaramıyordu. Kış gelince gri tombul tavşan ortadan kayboluyor, zayıf ve beyaz bir tavşan ortaya çıkıyordu. Avcı bu tavşanı yazın ortaya çıkanın aksine seviyor, onun bulabileceği yerlere yiyecek bırakıyordu. Yıllar geçiyor, avcı iki tavşanla serüveni aynı şekilde sürüyordu. Yaz geliyor, gri tombul tavşan avcıyı sinirlendiriyor, kış geliyor, zayıf gri tavşan avcıda acıma duygusu uyandırıyordu. Avcı, şişman tavşanın kışları daha sıcak bir yere göçtüğünü, beyaz tavşanın ise zayıflığı yüzünden göçemediğini ve kışa yakalanıp kaldığını düşünüyordu. Böyle düşündükçe de gri şişmana daha çok kızıyor, zayıf beyazı daha çok seviyordu. Bir gün bir gezgin grubu avcının barınağında konakladı. Onlar yerleşirlerken avcı birden ilerde gri tavşanı gördü, hemen ateş etti. Gezginlerin başındaki yaşlı adam bu ani tepkisinin nedenini sordu. Avcı uzun uzun yıllardır kendisini meşgul eden iki tavşanın hikâyesini anlattı. Avcıyla birlikte bütün gezgin grubu ateşin çevresinde oturmaktaydılar. Yaşlı gezgin hikayeyi dinledikten sonra konuşmaya başladı: "Avcı arkadaş, sen aslında aynı tavşanı hem seviyor hem de ondan nefret ediyorsun. Hem besliyor hem öldürmeye çalışıyorsun. Tavşanın tüyleri tabiata uyum sağlamak için renk değiştirir. Dünyayı karlar kaplayınca kendini koruması ve kaçabilmesi için daha beyaz olur. Yaz geldiğinde tabiatın bütün renkleri ortaya çıktığından yine kendini gizleyebilmesi için tüyleri biraz grileşiyor. Sen onu kışın zayıf görüyor ve besliyorsun. Yaz gelince karşına besili bir tavşan çıkıyor ve bu kez sen ona yemek vermediğin gibi kovalayıp duruyorsun, kışa kadar tekrar zayıflıyor.” Avcı en şaşkın haliyle durup düşünürken yaşlı gezgin bir kez daha konuşmuş: "En önemlisi şudur: Sen zayıf ve beyaz bir tavşan gördüğünü düşündüğünde aslında şişman ve gri bir tavşanı görüyor olabilirsin. Şişman ve gri sandığın tavşan da aslında beyaz ve zayıf bir tavşan olabilir. Senin gerçek diye gördüğün aslında gerçekten farklı olabilir. Fark ettiğini sandığın gerçeğin ardında her zaman başka bir gerçek bulunabilir...” ***
Genç bir kral ülkesini müthiş bir katılıkla yönetiyormuş. Kanunlara uyulup uyulmadığını son derece dikkatle izliyor, mahkemelerin çalışmasını denetliyor ve suç işlemiş tek bir kişinin bile kanundan kaçmasına izin verilmemesini sağlıyormuş. Kral yine de ülkedeki otoritesinin o kadar güçlü olmadığını düşünüyormuş. Bir gün başvezirini çağırmış ve sormuş: "O kadar suçlu yakalattım, cezalarını verdirdim, birçoğunu astırdım. Hiç kimsenin suç işlemesine yummuyorum, adamların da yummuyor. Ama yine de insanlar benden çekinmiyor,korkmuyorlar. Bunu nasıl açıklarsın?" "Çok basit" demiş başvezir, "Sen bugüne kadar hep hırsızları, katilleri astırdın. Hepsinin suçu kanıtlandı,sonra asıldılar. Diğer insanların senden korkmaları için hiçbir neden yok. Eğer bu sana yetmiyorsa ve masum insanlarında senden korkmalarını istiyorsan birkaç masum astır, bak nasıl korkarlar..." Genç kral biraz düşünmüş, "Haklısın" demiş. Sonra da celladını çağırtıp başvezirini kellesinin kesilmesini istemiş. ***
Köyün bilgesi, o yörenin aptalı olarak bilinen kişinin eşeğini kıyasıya dövdüğünü görünce müdahale etti. "Oğlum kendine gel! Zavallı hayvanın canını çıkardın. Hiç unutma başkasına karşı şiddete başvuranlar eninde sonunda şiddetle karşılık görürler..." Aptal dayağa ara vermeden yaşlı bilgeye cevap verdi: "Amca, işte ben de bu eşeğe tam bunu öğretmeye çalışıyorum. Lanet hayvan biraz önce beni çifteledi, fena halde canımı yaktı..." Sonra eşeği daha şiddetle dövmeye devam etti. Bilge kişi yanındaki öğrencisiyle oradan uzaklaştı. Sonra öğrencisine dönerek şunu söyledi: "Aptalların hayat felsefesi düşünen insanlardan daha derin, daha anlamlı, daha gerçekçi olamaz.Buna kuşku yok. Ama bunu dile getiriş biçimleri bizden çok daha inandırıcı ve etkileyici..."
Sezai Matur Yeni Haber Genel Yayın Müdürü |