Kuranı Hayata Taşımak
Kuran kendini “insana en doğru yolu gösteren” ve “ hakikat bilgisini öğreten “ bir kitap olarak tanıtır. Kuran’da “ Allah’ın insana öğretmesinden” ve ona yol göstermesinden” söz edilir. Demek ki Kuran, insanların her çağda ihtiyaç duyacakları ve hakikati öğrenmek için kendisine başvuracakları eşsiz bir kitaptır. İnsan Kuran’ı öğrenirse, Kuran ona nerede, ne zaman ve nasıl davranacağını öğretir. Kuran’ın doğruluk ve değer ölçülerine uygun davranan kişi de, iyi ve kâmil bir insan olur.
Kuran kâinatın insana hizmet vermesi, insan da Allah’a ibadet etmesi için yaratıldığını belirtir. Şu halde kâinat insan için çalışacak, insan da Allah’a kul olarak kâinatta iş yapacaktır. Çünkü akıl ve irade sahibi olan her insan, Allah’a kulluk göreviyle yükümlüdür. Bu yükümlülük, Allah’ın Kuran’la sunduğu hak dini, Peygamber (sa)’in duyurduğu ve uyguladığı gibi yaşayarak yerine getirilebilir.
Okumasını engelleyin” Diyenler
Kuran; getirdiği üstün inanç ilkeleri ve ortaya koyduğu dünya görüşüyle insanlık tarihinde yeni bir dönem başlatmıştır. Ancak Kuran’ın aydınlık dünyasından hoşlanmayanlar, her fırsatta onun karşısında yer almışlardır. Kuran, kendisinin bütün etkinliği ile hayatta yer almasına, fert ve toplumlar arası ilişkilerde düzenleyici rol oynamasına, rıza göstermeyenlerin olumsuz tavırlarını, şu anlamlı ifadelerle dile getirir. “Hakikati inkâra şartlanmış olanlar: “Bu Kuran’ı dinlemeyin, okunmasını engelleyin; ancak böylece üstün gelirsiniz” derler.
Bu ayet, Kuran’ın her geçen gün gönüllere işlediğini, özellikle inanmış gençlerin basiretli gayretleriyle hayata taşıdığını gören bu yüzden öfke krizine giren müşrik liderlerin, Kuran’a karşı çetin bir direnişi nasıl örgütlediklerine dikkat çekiyor. Onların Kuran’ı etkisiz kılmayı amaçlayan bu direnişlerinin ardındaki esas neden ise, Kuran mesajının şirk değerleriyle çatışmasıydı. Çünkü Kuran, insani ve manevi değerlerden yoksun, sadece maddi ve çıkarcı amaçları önemseyen Mekke aristokrasisinin yanında değil, karşısında yer alıyordu. Bu yüzden Kuran mesajı şirk ilkelerine dayalı kurulu düzeni tehdit ediyordu. İşte müşrikleri çileden çıkaran şey, Kuran’ın onların oyunlarını bozmasıydı. Peygamberimiz(as) de, yüksek değerlerin, hak ve adalet ilkelerinin çıkar saltanatı uğruna feda edilmelerine fırsat vermiyordu. Allah’ın elçisi, tevhid inancını, toplumsal değişimin esası haline getiren soylu mücadelesiyle, Kuran’ı insan hayatına taşımanın en güzel örneğini vermiş oldu. Şirk önderleri de işte bundan dolayı Kuran’ın karşısında çetin bir direnişle çıktılar.
İnsanımızı olumsuz ortamdan kurtarmanın tek çaresi, Kuran’ın hayata nüfuz etmesinin yolunu açmaktır. Çünkü yeryüzünde şeytanın kölesi ve gölgesi olmamak için, İslam’ın insanı olmak gerekiyor. İşte bunun için Kuran, Allah’a tam olarak inanan mümini övüyor; mümin de Kuran’ı hayatına taşıyıp İslam’ı benimsiyor.
On dört asrı aşkın bir süreden beri insanların ilgi odağını Kuran oluşturmaktadır. Dünya durdukça da insanların Kuran’a olan ilgi ve ihtiyacı devam etdecektir. İnsanla Kuran arasındaki bu vazgeçilmez ilgiyi kesmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. “ Onlar Allah’ın nurunun yayılmasına öfkelenip onu boş laflarıyla söndürmek isteseler de, Allah nurunu bütün parlaklığıyla yaymaya devam edecektir.”
Zira Kuran, âlemlerin Rabb’i tarafından indirilen, insanlara en doğru yolu gösteren, hayatın ideal ve evrensel boyutlarını belirtip her şeyin örneğini veren ve okunup anlaşılması gereken apaçık bir kitaptır. O, Yüce Allah’ın bütün insanlara sunduğu mesajıdır. Müslümanların ruhu ve hayat kaynağıdır.