Ey Oğul
Sen doğru ol evlat kârlı çıkarsın,
Bu da gece-gündüz gibi bir farktır,
Hayatın boyunca berrak akarsın...
Ey Oğul,
Şundan emin ol ki, emin ellerde değilsin. Atılan nutuklar, kahramanlık şiirleri ve yerine getirilemeyecek sözler sakın seni heyecanlandırmasın. Öyle bir yer değil burası. Doğru sözlü olmak dokuz köyden kovulmak olarak algılanıyor burada. Sen yinede doğruyu söyle, ama doğruyu her yerde söyleme. Boşa akıp giden sulara sende bakıp geç. Lambalar boşa mı yanıyor, varsın yansın. Ormanlar mı kesiliyor, varsın kesilsin. Domuz çiftliği mi oluyor çevreniz, boş ver aldırma. Sular mı satılıyor, satılsın be, ne önemi var! Sıkma canını. Yeter ki sen resmi duruşunu saygıyla sergile. Nutukların gür sesli olsun, gerisini boş ver. Saygıda kusur etme büyüklerine. İster gönülden, isterse görünümden olsun, yeter ki rolünü iyi yap. Bir yanlış görürsen söyleme sakın. Aykırı ve geçimsiz ilan edilirsin. Sevilmezsin büyüklerin tarafından, itilirsin, kakılırsın, çokta eleştiri alırsın. Nezaketini büyüklerine karşı sahtede olsa esirgeme. Arkalarından sonra konuşur durursun. Nasıl olsa kulaklarına varmaz, eğer aranızda hafiyeleri bulunmazsa. Çünkü önemli olan törenler ve erenlerdir. Satılan satılsın aldırma, bizlere kalanı yeter. Çünkü büyüklerimiz! bilir, bizler ne biliriz ki. Yeter ki sen söylenenleri eksiksiz yap. Denetimcilere karşı saygıda kusur etme. Zaten onlar gelmeden bir üst kurumundan sana sinyal gelir. Seni uyarırlar kendileri sıkıntıya düşmemeleri için. Hazırlıklı ol derler. Sende hazırlıklı olursun. Onlar eleştiriyi sevmezler. Doğru bildiklerin sadece sende kalsın. Gizli tut içinde. Sorun çıkarma, sorumlu ol, sorunlu olma. Üstüne düşmeyen bir vazifeyi söyleyip te başına iş alma. Gördüğünü görmezden, duyduğunu duymazdan gel. Sen mi kurtaracaksın koca dünyayı. Boş ver be oğul! Hem kendini, hem de aileni zor durumda bırakma. Bak işine. Sana ne çevreden, çevrenden, herkes işinde gücünde. Oyun masalarında atılan düşeşler, kahkahalar boşuna mı? Futbol sahalarında goooool seslerini duymuyor musun? Galip gelen takımın taraftarlarına bir bak. Ne kadar huzurlu... Sen hep huzurlu olanların yanında ol. Feryatları duyma. Evine gelir gelmez hemen aç televizyonunu. Sonra seyret Tele voleyi, sırlar dünyasını, kalp gözünü, ne kadar güzel değil mi? Bu arada Kurtlar vadisini de unutma… Kaynanaları da seyret… yaa! İşte sana baba nasihat’i, belki şimdi ne söylemek istediğimi tam manasıyla anlayamayacaksın. Ama dediklerimi sende harfiyen yaşayacaksın, güç harcayacaksın, göz göre göre yanlışlar yapılırken ses çıkaramayacak sadece susacaksın, sende alışacaksın oğul, yanlışlara alıştırılacaksın. Ya da gücün tükenecek konuşamayacaksın. Zaman zaman kahrol sanda, bizdeki yaşam tarzı işte böyle. Gemi aynı gemi, tayfa da aynı, kaptanlar gelir geçer. Batarsa sende batarsın, yatarsa sende yatarsın. Ne yatın var ne de katın, kaybedecek neyin var. Ha! unutma, bu arada can yeleğin yinede yanında bulunsun.
Sana son sözüm şudur ey oğul,
Sen kendi sorumluluğunda olan işleri inandığın gibi yine de dosdoğru yap. Senin birinci vazifen budur. Başkalarının yaptıklarıyla pek ilgilenme. Kendi hesabını önce Allah’a verecekmiş gibi yap. Eğer ölçün böyle olursa başın darda kalmaz. Gönlün huzurlu olur. Sınavı ancak böyle kazanırsın.
Sağduyulu ol, Allah’a emanet ol…