Biz Bu Hale Nasıl Geldik
M. Ali ÇINAR
Yayın:
Güncelleme:
Korkak, çekingen, istediğini istediği yerde söyleyemeyen, suskun başını dik tutamayan ve birilerini mecburen dinlemek zorunda kalan bir toplum haline nasıl geldik ya da getirildik. Demokrasi dediler ne olduğunu neyi ifade ettiğini anlayamadık. Özgürlük dediler ne olduğunu kavrayamadık. Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir dediler göremedik. Kısacası bu söylemlerin hepsi bir işe yaramadı maalesef bizim ülkemizde. Yazı yazarken korktuk. Düşüncelerimizi net bir şekilde ifade edemedik. Sustuk olmadı konuştuk soruşturma geçirdik. Ceza aldık vs.
Evet değerli dostlar biz bu hale nasıl geldik ve ya getirildik. Bunun bir sebebi var mutlaka. Dertlerimizi açık seçik söyleyemedik. Kendi aramızda konuştuklarımızı yetkili ve etkili kişilerin yanında sesli düşünemedik. Yanlışı da doğruyu da hep alkışladık. Yükselmek istediğimizde birilerine şık görünmeye çalıştık. Her konuşulana başımızı salladık. Ve içimiz dışımızla hiç barışık olmadı olamadı. Bu gidişatla olamayacak. İşte böyle bizim yaşantımız bu ülkede. Haklının yanında olmak yiğitlik ister. Güçlünün yanında yer almak kolaydır. Menfaatçiler için biçilmiş kaftan. Sahte nezaketi öne çıkaran bu yapıda işte insanımızın durumu ”Hal ve Gidiş Pekiyi” (!).
Ben biraz aykırı yaşadım var olan yapıya göre. Aykırı dediler, hal bu ki, ben aykırı değil doğruydum. İnandıklarımı yazdım, inandıklarımı söyledim. Ama var olan yapılar, güç dengesini ele geçirenlerin keyiflerini kaçırdığım için bana öyle dediler. Ben haklıydım ve haklıyım. Tek farkım nedir derseniz, o da ülkemi çok sevmek ve geleceğini aydınlatmak, ahlaken ve ilmen zenginleşmek. İşte bunu yıllardır yapamadığımız için bu haldeyiz. Bir avuç çıkarcının değirmenine su taşımak isterseniz işiniz kolay. Bir yudumda su size verirler ama kendi değirmenlerinin suyu hiç kesilmez. Fakirliğin edebiyatını yaparlar yaptırırlar ama fakire el uzatmazlar. Gün kutlamalarıyla iş yaptık zannederler. Her şey göşteriştir.
İşte bizim hayat hikâyemiz böyledir. Fukaralığın üzerine saltanat kurup sefa sürenler bakalım ne zamana kadar bu sefaları sürecek. Bunun hesabını bir gün mutlaka vereceklerdir. Hiç kimsenin hakkı kimsede kalmayacak. Bu dünya geçici ve biticidir. Allah Hâkimlerin de hâkimidir. Doğru karar verenlerin işi kolay. Veremeyenlerin hali acaba ne olacak. Ben şahsen yaşadığım sürece hakkımı yiyenlere hakkımı helal etmiyorum. Görev yaptığım süre içinde birçok soruşturma geçirdim. Hiç birinde haksızlık yapmadım. Ceza aldım, suçlandım ama gönlüm rahat ben kasıtlı hiçbir söz söylemedim ve davranışta bulunmadım. Ne mutlu ki, hayatı doğru yaşamaya çalışan ve sesli düşüne bilen yiğit mert insanlarımıza.
Sonuç olarak şunu diyelim. Bizler bu hale nasıl geldiğimizi geçmişi tahlil ederek anlamaya çalışalım. Vicdanı hür, cüzdanı gür nesiller yetiştirelim. Ve bu topraklarda yaşayan tüm insanlarımıza eşit muamele yapalım. Ayrım gayrım olmasın. Biz hepimiz bu toprağın çocuklarıyız. Yerin altında eşitlenmeyelim. Yerin üstünde eşitlenelim, emanetleri ehil olanlara verelim diyor saygılarımı sunuyorum.