Koronavirüs, Çevre ve Doğa
Genellikle ülkelerin anayasalarında “sağlık hakkı” ve “çevre hakkı” bir arada düzenlenmektedir. Bu iki sistemin bir arada bulunmasının sebebi de “sağlıklı olmanın ancak sağlıklı bir çevrede yaşamakla mümkün olabileceği” düşüncesine dayanmaktadır. Çünkü çevre hakkı, bütün canlı varlıkların yaşayıp gelişmesini sağlayan ve onları sürekli etki altında bulunduran fiziksel, kimyasal, biyolojik ve doğaya ilişkin bütün canlı veya cansız faktörlerin oluşturduğu denge sistemini ifade etmektedir. Bu sistemin bozulması, tüm canlıların doğal denge ve sağlıklarının bozulmasına yol açmaktadır. İşte bu gün yaşanan durumun doğrudan veya dolaylı olarak bu olduğu konusunda çok ciddi şüpheler vardır.
Türkiye’de özellikle imar durumuna aykırı yapılaşmanın engellenmesi için İmar Yasası ve Türk Ceza Kanununun 184 ve devamı maddeleriyle getirilen cezalar az da olsa yerinde düzenlemelerdir. Ancak bu yasalar da kamu oyunda “İmar Affı” olarak bilinen yasa veya belediyelerin imara açma planları ile berhava edilmiştir. Ayrıca Kentsel dönüşüm yasasıyla amaçlanan ile gerçekleşen durum farklı olmuştur. Amaç bozulmuş, harabeye dönmüş, düzensiz ve köhne yapıları kaldırıp yerine; modern sağlıklı ve düzgün planlı, toplumun genel yararı ön plana alan şehirler yaratmak olmasına rağmen, bu amaca yönelik tatmin edici uygulamalar yapılmamıştır. Uygulanmamakla da kalmamış, çünkü şehir yakınlarındaki boş yerlerin çoğuna imar izni verilmek suretiyle “rantsal dönüşüme” yol açılmıştır. Bu durum ise geri dönüşü ve telafisi imkânsıza yakın çevre katliamına sebebiyet vermiştir. Şöyle ki
-
Şehirlere yakın bir çok bağ, bahçe, narenciye bahçeleri ve buğday tarımına hizmet eden tarlalara imar izni verilerek veya fiilen parsellenmesine göz yumularak bina veya diğer yapılara dönüştürülmüştür.
-
Arsaya dönüşme ihtimaliyle şehre yakın bütün tarlaların arsa niyetiyle fiilen parsellenmesine ve arsa tüccarlarının kar aracına dönüştürülmüştür.
-
Dağın başında belki de 100 yıl sonra arsaya dönüşme ve gökdelen olabilme imkanı olmayan uzaklıktaki yerler de acaba arsa olabilir mi ümidiyle tarımdan çekilerek tarımsal değerinin 10 katına fiyatlarla satışa sunularak bir kesimin haksız zenginleşmesine yol açmıştır.
-
Dağın başındaki tarlalar zenginlerin yazlık veya çiftliklerine dönüştürdüğü için, tarım arazisinin hem fiziki dokusunun bozulmasına hem de çevreye atık kirliğine sebebiyet vermiştir.
İşte önümüzdeki 100 yılları düşünmeksizin dünyayı kendi elimizle yok etme sebepleri arasında bunlar da vardır. Bunu Korona virüs nedeniyle düşünebilecek miyiz acaba?
İnsan oğlunun tabiat ve atmosfere verdiği tahribat, kentsel veya ulusal bir sorunu çoktan aşmıştır. Artık bundan sonra bütün insanlık ve canlıların ortak hak ve ödev sorunu başlamıştır. Çünkü Korona Virüs bize dünyanın bir bütün olduğunu, Çin’de kesilen bir ağacın Afrika’daki insanın nefesine gidecek oksijeni etkileyebileceğini göstermiştir. Keza bir hayvan popülasyonun yok olması başka bir hayvanın azmasına veya virüs salmasına sebebiyet verip bütün insanlığı etkileyebileceğini göstermiştir. Dolayısıyla hiç Kimsenin özel mülkiyet hakkı veya ulusal egemenliği bütün canlıların yaşamı için zorunlu olan çevre hakkının önüne geçemez. Yok ben özgürüm, yok ben bağımsız bir devletim kimse iç işlerime karışamaz kuralları artık geçerliliğini yitirmeye doğru gidiyor. Benim özgürlüğüm diğer insanların özgürlüğünü yok etme hakkı vermediği gibi bir devletin bağımsızlığı da diğer devlet ve milletlerin yok oluşuna yol açacak hakkı veremez. Ayrıca artık dünya bu saatten sonra “mesele vatan ise gerisi teferruattır” mantığından “mesele tüm insanlık ve dünya ise tek tek ülkelerin bağımsızlığı ya da menfaati teferruattır” mantığına doğru evirildiğini görmemiz gerekir.
Bu şekilde baş döndürücü şekilde ilerleyen özellikle ABD, Avrupa ve Çin’deki sanayi ve teknolojinin çevrede yol açtığı zararlar, aslında az da olsa toplumda bir çelişki ve aynı zamanda bilinçlenmeye de yol açmıştır. Ancak bununla birlikte, ekonomik kaygı ve mülahazalar bu bilinçlenmeyi de etkisiz kılmaktadır.
Artık doğa ve çevre konusunda gelinen son durum sadece güzel, lüks ve estetik çevrede yaşamak arzusunu çoktan aşmış ve bir problemler yumağı haline dönüşmüştür. İlerlemekte olduğumuz yol, diğer canlılarla birlikte insan neslinin ileriye taşınıp taşımama noktasında tartışılır hale gelip geçtiğini bilmemiz gerekiyor. Yani insanlık, şimdi olmazsa da çok yakın tarihlerde doğayla birlikte yok olmaya doğru yol alıyor. Bu yok oluşu durdurmak ise, insan oğlunun elinde olmakla birlikte, gözü dünmüş harcama ve güç sahibi olma ihtirası da önemli bir engel sayılmaktadır. İnsanoğlu bu iç çelişkiyi aşması galiba kolay olmayacaktır. Durumu düşünen sorumlu kişi ve kurumların doğa ve hayvan popülasyonun risk altındaki durumun doğuracağı sorun ve sonucun küresel düzeyde neye mal olacağını düşünmesi ve insanlığa gerektiği gibi iyice izah etmelidir. Çünkü gelinen nokta artık küresel anlamda basit bir ihmali aşan bir realiteye taşınmıştır. Örneğin organik tarımın bozulması ile oluşan "kanserojen gıda", "küresel ısınma" veya iki senede bir yayılan "öldürücü virüsler" gibi. Bunlar şaka değil. Felaket. İnsanlık geç kalmamalıdır. Bu sorumluluktan hiç kimsenin muaf olmadığı da bilinmesi gerekir.
Ve son söz: Sağlıklı, huzurlu, düzenli ve güvenli bir çevrede bütün canlılarla birlikte ahenkli bir şekilde yaşanması için el ele.
#cevre #doga #koronavirus #korona-virus