Tezkiye
İnsan hayatını devam ettirmek kadar İslami bir kişiliğe sahip olmak, onu koruyup geliştirmek için de mücadele etmelidir. İşte bu mücadelede, benliği arındırma (tezkiye) ayrı bir önem taşımaktadır.
Kelimenin Anlamları ve Tanımı
Tezkiye, lügat ta saf, temiz, lekesiz olmak, artmak ve büyümek anlamlara gelen z k y türemiş şeklidir.
Bu kavram, Allah’tan gelen vahyin, insan hayatında aktif olarak uygulanması neticesinde elde edilen arınmayı ifade eder. O, insanın kendisini, hidayete ve sevaba mani olan faktörlerden; dünyevi istiladan ve ekonomik esaretten kurtaran ihtiyari ve ibadi bir uygulamadır. İman ve irade gücüyle, takvanın elde edilmesi olayıdır.
Tezkiye’nin, Risalet programının en önemli maddesi olduğu, Kuran’da şu şekilde belirtilir: “O (Allah) Kitap ile ilgisiz bir topluma kendi içlerinden, kendilerine Allah’ın mesajlarını ileten, onları arındırıp tertemiz kılan, ilahi kelamı ve hikmeti öğreten bir elçi göndermiştir.” Görüldüğü gibi tezkiye, kötülüklerden arınmış bir kişiliğe sahip olmak için, en önemli aşamadır. İnsan her anı, nefsini arındırma, kendini yenileme ve kişiliğini geliştirmek için bir fırsat bilmelidir. Özellikle mübarek günler ve aylar, arınma için en uygun zamanlardır. Oruç, namaz ve zekât gibi ibadetlerle iyice kökleşen iman, davranışla bütünleşir. İman-amel birlikteliği de dinin hayata akışını sağlar. Bu akış, bir nevi manevi kan dolaşımıdır. Bu manevi dolaşımda insan nefsi kötülüklerden arınır, İslami kişililik bununla diri kalır ve adeta yıkılmaz bir kale halini alır. Zaman insanı ölüme doğru götürürken, iman ve ibadetle ihya edilen günler, insan için kendine geliş ve yeni bir diriliş anı olur. Bu dünyada arınmayı başaran, ahirette mutluluğa ulaşır ve bütün yollar sonunda Allah’a varır.
Kuran, insanın Allah tarafından en güzel biçimde yaratıldığını ve değerli kılındığını bildirir. Ancak o, aklını ve iradesini yanlış yönde kullanıp inancının gereğini yerine getirmeyenlerin, tatminsiz bir karaktere sahip olduklarını, bu yüzden yaratıkların en aşağı derecesine düşebilecekleri dikkat çeker. Şu halde her şey, insanın yeteneklerini iyi veya kötü yönde kullanmasına bağlıdır. Çünkü iyi ve kötünün, erdem ve kusurunun yolu, insan tarafından daha önceden bilinmektedir. Eğilim insanı kötülüğe teşvik edebilir; fakat insan eğilimlerine hâkim olabilecek güç ve kabiliyete sahiptir. Görüldüğü gibi, insani ve İslami yaşayışın evrensel karakteri Kuran tarafından tesis edilmiş, vazife de insana imkân, ölçüsünde verilmiştir. İnsana, gücünün üstünde bir yükümlülük yüklenmemiş, fakat ondan bütün gücüyle “Allah’a kulluk” etmesi istenmiştir. Öyleyse insan bütün gücünü, Allah’a kulluk idealinin hizmetine sunmalıdır. Çünkü şerefli akıbetler, nefsini süfli heveslerden alıkoyup onu ıslah etmesini bilenlere tahsis edilmiştir. Günahlardan arınanın ve sakınanın varacağı yer, cennettir.
#