Ah O Eski Taraklı -1: Genel Bakış

Enes ÇINAR

Giriş Notu: Yeni bir yazı serisine başlıyorum. Bazı çocukluk anılarımı hikayeleştireceğim. Eğer bana siz de anılarınızı gönderirseniz, isminizle birlikte yine bu seride yayınlayacağım.

Arıtılmış sözlerin ahenginde duruyor anlaşılması zor zaferlerin sonuçları. Parçalanmış öğeleriyle tüm organlar birlik içinde. Ulaşılabilir bir sevgi var aslında görünmezlerde; belki bir gülümseme yeter de artar bile. En azından bir selam verse keşke...

Upuzun kavakların altında gölgeleniyor otlar çimenler nefes nefese. Kaybolup duruyor zaman içten içe. Kim demiş mühürlenmiş diye? Yıkılıyor viranlar, kaybolup gidiyor hikayeleriyle birlikte. Hani o arap atı nerede? Ya ocağın başındaki yalaza? kapı aralığından esen şubat rüzgarı şimdi martla bir olmuş aprilin beşini bekliyor. Hıdırellez zamanı hep o dağa bakan gözler nerede?

Söğütün gölgesinden kestanenin gölgesine transfer olan çaylar yudum yudum sıcacık serinletirdi Kurşunlu Cami'de ikindiden sonra. "Yaşar! Bize çay getir bakam!" Bakam çaylar kimden olacak? Köşedeki at kestanesinin gölgesini 3 masa paylaşır kavgasız, Öbüt kestanenin dibinde İsa'nın büfesinin salçalı tostu kokusu. Bir yuva gibiydi, kaplardı, kapsardı ve duyardı; duymak istemeyene de duyurmazdı... Gizlerdi; görmek istemeyene göstermezdi. Ah o park nerede şimdi?

Hatırlarım, "Kemer Köprü" uzak bir köşeydi, "garaj" ve "üç ışıklar" ayrı bir uzak. "Hadi karşı mahallete gidelim" Çınar'ın olduğu parkın etrafında bir kaç tur bisiklet.. Vitesli değilse sor gelirdi geri dönüş yolunda Aşağı Cami'nin yanındaki bayır. Çocuk cesareti ancak kayalık yerden çıkmaktı hisara.. Hoş, herkes bir birine öğretirdi Hisar'a tırmanmayı. Bana da Mustafa öğretmişti. İnerken daha düz yoldan inmek varmış meğer. Sakın taş savurmayın tepeden, aşağıda insanlar evler ve bahçeler var. Her işin bir adabı, her yaramazlığın bir edebi var.

Ah o eski Taraklı diyen var mı? Yaşar'ın kahve bir ucunda şimdi Taraklı'nın; hoş Taraklı'da sündü iyice doğudan batıya. Geçen yıl bir dostumla beraber nostalji yapmak istedik... Baktık ki geçmişimizi silmişler. 

Ah o eski Taraklı.. Sen hâlâ o Taraklı'mısın? Sarı Mersedes'in sonu gibi olmasın...