Birden Bire Değişen

Enes ÇINAR

Birden bire değişiveriyor herşey. Gözlerin ne kadar görürse, kulakların ne kadar işitirse, elin ayağın ne kadar tutarsa, anlatabilirsen kendini büsbütün daha iyisi yok değerini bilene. Uzunca yollar gelen bir seyyahın gördüklerini dinleyebilmek, anlayabilmek uzak memlekettekilerin düşüncelerini seyyahdan sıyırarak; zira seyyah kendince bakar dünyaya, sonra baktığı gözle anlatır, gördüğü gözle yargılar. Peşine düşüp gicedeksen anlattıklarının değil, gittiği yerlerin peşine düş sen de; düşler ülkesinin bezirganlığını yaptığı kapıdan girmene gerek yok.

Birden bire değişiverir her şey. dolu boşa, boş doluya dönüverir. Bedenden ayrılıncaya kadar ruhun biraz senin benliğinin emrinde et, kemikve sıvı yığının. Tarlana ektiğin buğdayı büyüten sen değilsin, fındıkları domuzlar yesin ne olacak? Hayat bu, elinden akan şey nedir? Farkında vardığında gereğinden fazla ihtiyarladığını görmek ne acı olur. Yaşamış ve ölmüşler geri gelseler sana ilk nasihatları sence ne olur? Hayatta kaçırdıklarının neler olduğunun ne zaman farkına varacaksın ey insanoğlu?

Birden bire değişiverdi herşey. Bir zelzeleye bakar veya bir sivrisineğe. Musibeti getiren nesnenin büyüklüğü kime ne, musibeti verenin büyüklüğü yanında. Ne zaman şükredeceksin tutan elin ayağın için, gören gözün konuşan ağzın, tadan dilin ve koklayan burnun için? Ne zaman farkına varacaksın dokunduğunda hissettiğine acısa bile? Zaman akıp gidiyor, ne anlamı var malın mülkün hırsın. O ağaçtaki tüm meyveleri yiyebilecek misin? Çürüsünler mi veya? Dağıtsana eşe-dosta, tanıdığına tanımadığına? 

Birden bire değişiverecek herşey. Yığdıkların ne fayda getirecek? Çoluk çocuğun için mi? O zaman onlara versene. "Yer geçerler" korkun ne? Zaten öyle yapacaklar sen ölünce. Nedir bu hırsın içinde, nedir bu öldüremediğin şehvetin? Nedir bu gözü dönmüşlüğün? Bir diken battığında acıyı kesemeyen vücuduna bile hakim değilken hükümranlığın neye?

Birden bire değişivermiş herşey. Nedir bu çaban insanoğlu? Ölmeyecek misin? Hadi dur biraz, sakinleş. Belki ömrün boyunca güzelliği anlamadığın gökyüzüne bak, maviye veya kara bulutlara. Yeşil yaprakları veya kuru dalları gör, hepsi güzel. Rızkına koşan sineğe bak, kendine bak, aynaya bak. Bak bakalım kaç paralıkmışsın?