Devlet ve Din
7 Şubat 1992
(Bu yazı, Mehmet Ali Çınar'ın notlarından 7 Şubat 1992 tarihinde yazdığı yazıdır.)
Din öğretilmek için gelmemiştir, yaşanmak için gelmiştir. Devlet kendi güdümünde tuttuğu din öğreten din görevlilerinin bile “Diyanet” adı altında devletin kontrolünde bulundurduğunu, devlet sadece ihtiyaç duyduğunda onları konuşturduğunu her insanın bilincinde olması gerekir. İslâm’la çelişen bir devletin mekanizmasında çalışan din görevlileri dini kime anlatabileceklerdir? Yanlışlıklar içinde yaşarken doğruyu anlatabilmek acaba mümkün mü? Verilen fetvaların uygulanmasında yeri olmayan bir sistemde Diyanet nasıl bir fetva makamı olarak görülebilir? Devlet eliyle İslâm’a inanan müslümanlara yaşama hakkı ermemişken hristiyan ve yahudilere tanınan haklar kadar hakkı olmayan müslüman, acaba İslâm’ı nasıl yaşayacaktır? İnsanının hristiyanlaşması için sanki devlet dört elle çalışmaktadır. İslâm’ı sadece camide yaşanan kuru bir inanç sistemi haline getirilmiş, orada bile rahat konuşulmayacak ve “devlete hata yaparız” korkusu içinde yaşayan bir din görevlileri camiası oluşturulmuştur. Devletin yaşaması için Diyanet bir sigortadır. Bunun bilincinde olan ve bu camiada bulunan kişiler de az değildir. İslâm’ı, devletle bağdaşmayacağını beyan eden diyanet mensupları devlete göre “aşırı gitti” damgası vurularak ya sürgün ya da işten el çektirme cezaları uygulanmaktadır. Kısacası bu da yanlış reçete ile hasta insanımız daha da hasta yapılmakta, toplumda söyledikleri halde dirlik ve düzeni hiç kimse sağlayamadığı görülmektedir. Hiç bir cezanın insanı yapacağı işten alıkoyamayacağı artık anlaşılmalıdır. Polis sayısını artırmak çözüm olmadığını bütün insanlık bilmelidir. Allah’a kulluk, itaat her şeyin üstünde olacağını ve karakolları sokaklara değil, insanın kalbine yerleştirmek Allah’ın haramlarını yeryüzünden kaldırmakla mümkün olunacağını herkes artık anlamalıdır.
#mehmet-ali-cinar #m-ali-cinar #din-ve-devlet #diyanet