Oryantal Tanyeli mi Şerit Testere mi?

-Hocam, geleceğin süper teknolojik makinaları bunlar. Daha hızlı, daha güçlü, daha teknolojik…
-Anlamam makinalardan ama sen yine de anlat Mühendis.
-Ağır metal, profil ve boru kesimlerinde kullanılıyor. Sensörlü, otomatik, maksimum performanslı… Kesim boyunca etkin çalışan otomatik hidrolik şerit germe kontrolü olan makinalar…
-Ağaç biçmekte kullanılan bildiğimiz şerit testereden mi bahsediyorsun?
-Onun yüz bin defa gelişmiş hali… Mesela bir blok kesim tezgâhı; maksimum 900 mm yüksekliğe ve 50 000 kg ağırlığa sahip tonajlı kare veya dikdörtgen malzemeleri, boydan dilimleme şeklinde parçalarla kesebilecek kapasitede tasarlanmış.
-Anlaşılan ülkemizin milli teknolojideki sağlam hamlelerinden birini de siz atıyorsunuz.
-180 ülkeye ihracımız, geniş ürün yelpazemiz, yedek parça ağımız, yüze yakın ülkede distribütörümüz var.
-İsrail de var mı bunların içlerinde?
-Boykot moykot hikâye… Adamlar doğrudan savaş sanayiinde, yani füze başlığı kesmek için kullanıyorlar testereleri.
-Yollarken faturada, sevkiyatta hangi ülke gözüküyor?
-Evraklar, Filistin diye düzenleniyor.
-İtiraz eden yok mu içeride?
-Bir iki işçi öğrenmiş makinaları nereye yaptığımızı. Çalışmayız falan dediler ama nereye kadar? Firma büyük!
-Anladım Mühendis. 50 000 insanı, 900 metre yükseklikten aşağıya sallandırdığın jilet gibi testerelerle boydan boya dilimleyip parçalayabiliyorsunuz. Büyük firma, büyük iş…
-Ama bu, firmanın sorumluluğunda olan bir durum Hocam, devlet her şeyi biliyor!
-Doğru diyorsun. Geçenlerde şerit testereyle derme çatma atölyesinde kavak ağacı biçen bizim kasabadaki Nizamettin abinin çırağı, makinaya parmağı kaptırınca iş güvenliği, sigorta... başı epey ağrıdı. Devlet hesabını soruyor tabii.
-Ama Hocam yerli ve milli teknoloji, AR-GE…
-Tamam işte… Buradan devam edersen iyi bir kariyer elde edersin. Para elde edersin, parlak bir gelecek… Ortaya koyacağın katma değerle hem ülkeye ve milli teknolojiye faydan olacak hem kendini gerçekleştireceksin.
Ben sana kısacık bir hikâyeden bahsedeyim şimdi. Birkaç gün evvel Tanyeli namlı bir oryantal dansöz rahmetli oldu. Türkiye’nin ikinci Nesrin Topkapı’sıydı diyorlar. Pankreas kanserine yakalanmış. 54 yaşında aramızdan ayrıldı 17 Martta.
Bir söyleşisinde yetimhaneye verilmeseydim, bebeğime mama alamayacak duruma düşmeseydim, bu mesleği yapmazdım, türkü söylerdim diyor.
Yani bazı insanlar bazı işleri yapıyorlar; ama ne şartlarda yapıyorlar.
Beni şaşırtan şu oldu Mühendis:
22 Kasım 2006’da Tanyeli’ye 50 bin dolar teklif etmiş Amerikalılar. Gel buraya, işgal ettiğimiz Bağdat’ta, kıvrak danslarınla Amerikan askerlerini yılbaşında eğlendir, demişler. Bağdat, kan ağlayan insanların şehri diye düşünmüş Dansöz Tanyeli.
Hatırladın mı 20 Mart 2003 sabahını Mühendis? Irak’a Özgürlük Operasyonu demişlerdi. Hükümetler, medya, muhafazakâr-liberal-demokratlar pek istekliydi bu sefere katılmaya…
Tanyeli demiş ki: “İnsanlar Irak’ta kan ağlarken acı çekerken benim hoppidi hoppidi Amerikan askerlerinin önünde dans etmem mümkün değil." 50 bin doları tereddütsüz reddetmiş.
Benim milliden, yerliden anladığım Mühendis… Bu kanser hastası, 40 kiloya düşmüş Mevlevi kadının tertemiz yüreğiydi. Güce, izzet için talip olursun mühendis. İyiler için… Bir oryantal dansözün izzetidir benim gıpta ettiğim. Filistin’deki soykırıma destek veren, yapılan ticarete göz yuman devletlerin, şirketlerin merhumeden öğrenecekleri hakikatin gözü, son teknolojik şerit testerelerle bin parçaya bölünmüştür.
Bu paramparça gözlerle bir gölge oyunu seyrediyoruz şimdi. Perdede hiç değişmeyen figürler: Karagöz ve Hacivat. Bu gözlerle perdenin arkasındaki elleri görmek mümkün değil Mühendis. Her şey yemyeşil gözüküyor gözlere.