
Çocuklar, Onları Yetiştiren Ellerin Aynasıdır

Bir çocuğa baktığınızda sadece o günkü halini değil, arkasında biriktirdiği sevgiyi, ilgiyi, korkuyu ve yönlendirmeyi görürsünüz. Çünkü çocuklar, onları yetiştiren ellerin ve dokunan yüreklerin aynasıdır.
Sevgiyle büyütülen bir çocuk, çevresine de sevgiyle yaklaşır. Sınırları öğretilmiş bir çocuk, hem kendi özgürlüğünü bilir hem de başkasının hakkına saygı duyar. Ama ilgi ve sevgi görmemiş, yönsüz bırakılmış çocuklar çoğu zaman ya içine kapanır ya da öfkeyle dışa taşar. Bu taşma bazen bir şiddet, bazen suça sürüklenme, bazen ise derin bir yalnızlık olarak karşımıza çıkar.
Ne yazık ki bugün hâlâ birçok çocuk, ya ihmalin ya da şımarıklığın kurbanı oluyor. Bazıları temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılıyor, bazıları ise her istediği verilip hiçbir değer öğretilmeden büyütülüyor. Her iki uçta da sonuç benzer: Boşluk…
Toplum olarak bu boşluğu sadece konuşmakla değil, hissetmekle ve harekete geçmekle doldurmalıyız. Çünkü yetişkinlerin ihmaliyle şekillenen bir çocuk, yarının yetişkini olarak topluma yansıyacak.
Bir çocuğa verilmeyen sevgi, ileride bir başkasına şiddet olarak dönebilir. Öğretilmeyen empati, bir arkadaşın kalbini kırabilir. Sahip çıkılmayan bir çocuk, suça karışabilir.
Çocukları sadece büyütmek değil, şekillendirmek de bizim görevimiz.
Bu şekli ise en çok, onların ruhlarına temas eden eller verir: Annenin merhameti, babanın ilgisi, öğretmenin sabrı, toplumun vicdanı…
Sonuç olarak:
“Bir çocuğun kaderi, onu yetiştiren ellerin kalitesiyle yazılır.”
Gelin, ellerimizi temiz, yüreklerimizi duyarlı tutalım. Çünkü çocuklar bizim yansımamızdır; onların aynasında ne görüyorsak, aslında biz oyuz.