Geri

Senin Aşkın Beni Düşürdü Yola- Türkistan Notları-3

Mustafa Özbilge ve Gürhan Korkmaz'ın birlikte kaleme aldığı yazı dizisinin üçüncüsü yayında...
Mustafa Özbilge Mustafa Özbilge
Yayın: Güncelleme:

Evet, artık dostumuz Resul Tanır'ın kadrajı eşliğinde Taşkent’i gezmeye başlayabiliriz.
***
Özbekistan’ın başkenti ve 3 milyonluk nüfusuyla Orta Asya’nın en büyük şehri olan Taşkent’teki ilk durağımız, kaldığımız yere oldukça yakın olan Gulbazar (Gül pazarı) idi. Buraya, Rus şehircilik anlayışına göre planlanan modern bir kentin geniş cadde ve sokaklarından yürüyerek yarım saatte ulaştık. Taşkent’in tarihi eski şehrinde bulunan Gulbazar, geleneksel mimariye göre tek ve iki katlı binalarla yeniden tasarlanmış. Her bir yapı kerpiçle kaplanmış ve kapılarda süslemeli ahşap işçiliği kullanılmış.
***
Ülkeyi turizme açmak isteyen Özbek yönetimi, burada modern bir şehrin içerisine Semerkant ve Buhara’da göreceğimiz tarihi eserlerin yansımalarını taşımaya çalışmış. Bu yönüyle geleneksel mimariye uygun olarak yapılan, yeni eserlerle dekore edilen alanda yoğun bir faaliyet yürütülmekte. Bu çalışmalar esnasında gösterilen hassasiyet ziyaretçileri hiçbir şekilde rahatsız etmiyor. Ancak Özbekistan’ın hizmet sektöründe henüz yeterince gelişmediğinin ilk örneğini Taşkent’in yakıcı sıcağından kaçıp soluklanmak üzere Gulbazar’da girdiğimiz bir kafeteryada fark ettik. Buradaki işletmenin ilgisizliğinden dolayı müşteri yoğunluğu olmamasına rağmen 8 kişi oturacak bir yer bulamadık.
***
Bunun üzerine kendimizi yakınlarda bir tepede yer alan Hoca Ahrar-ı Veli Camii’nin bahçesine attık. Tarihi her ne kadar 15. Yüzyıla kadar ulaşsa da bugünkü haliyle 2003 yılında yeniden inşa edilen bu cami, turkuaz renkli geleneksel kubbeleriyle dikkat çekmekteydi. Bahçesinde küçük bir medrese yer alan cami; büyük, bakımlı ve oldukça sadeydi. Cemaati kalabalık olan bu caminin; orta yaşlı, mütebessim imamıyla gerçekleştirdiğimiz sohbette; Taşkent’te toplamda 137 cami olduğunu ve Ramazan ayında bu camilerin 115’inde hatimle teravih namazı kıldırıldığını öğrendik.
***
3 milyon nüfusu olan Taşkent’te 137 caminin bulunmasını şaşkınlıkla karşıladık. Cami cemaatinin bu denli yoğun olduğu bir bölgede cami sayısının bu kadar yetersiz olmasını gezimiz boyunca hissedecektik. Zira ne zaman namaz kılmak için bir cami arasak en yakın cami bize kilometrelerce uzakta oluyordu. Bu durumu Türkiye’nin başkenti ile kıyaslayacak olursak; 6 milyona yakın nüfusuyla Ankara’daki cami sayısı 3 bin 100 iken, 3 Milyon nüfusuyla Taşkent’teki cami sayısı sadece 137 idi. Belli ki Sovyetlerin din politikasının etkileri bu bölgede hâlâ devam etmekteydi.
***
İmamla sohbetimizin devamında Özbeklerin bizden farklı olarak oruca ruz, abdeste taharet, sabah namazına bomdod, öğle namazına peshin, ikindiye asr, akşama shom ve yatsıya xufton dediklerini öğrendik. Özbekistan’da diğer şehirlerde de sık sık karşılaşacağımız havlu kültürü ile ilk olarak burada karşılaştık. Şöyle ki şadırvanlarda abdest alanlar için temiz el ve ayak havluları vardı. Temiz bölmelerinden alınan bu havlular, kirli sepetine ayrı ayrı atılmakta idi. Daha sonra bu havlular caminin çamaşırhanesinde yıkanıyordu. Böylece camilerde yaşatılan bu peşkir kültürü ile tüketime hizmet eden kullan-at israfının önüne geçilmekteydi.
***
Artık Chorsu Bazaar’ın (Çarşı Pazar) yolunu tutabilirdik.
***
Burada bizi; rengarenk elmalar, çeşit çeşit armutlar, hoş kokulu kayısı ve şeftaliler karşıladı. Her bir meyvenin birden çok çeşidi vardı. Tezgahlardan uzatılarak bizlere ikram edilen meyvelerin aromalarında çocukluğumuzun -Türkiye’de bulamadığımız- tatlarını buluyorduk. Bu pazarda Özbeklerin kurd (kurud) diye isimlendirdikleri Taraklı keşini (katık) de tattık. Hiçbir fark yoktu. Chorsu Bazaar; baharatlar, bakliyatlar, et çeşitleri, el işi bıçak ve sepetler ile daha sayamayacağımız birçok yöresel ürünü makul fiyatlarla müşterilerine sunmaktaydı.
***
Chorsu Bazaar’dan aldığımız meyveleri yiyerek yakınlarda yer alan 16. yy. Şeybaniler dönemi eserlerinden olan Kökeldaş Medresesi’ne ulaştık. Deprem bölgesi olan Taşkent’teki birçok yapı gibi Kökeldaş Medresesi de tarih boyunca birçok kez yıkılıp tekrar yapılmış. Sovyet döneminde müze/depo olarak kullanılan bu yapı, bağımsızlığın ardından tekrar medrese olarak hizmet vermeye başlamış.
***
Buraya girişte medrese öğrencilerine destek amacıyla sembolik bir ücret ödedik. Geleneksel mimariye uygun bir şekilde restore edilen medrese; ihtişamlı taç kapısı, geniş yemyeşil avlusu ve iki katında da yer alan öğrenci hücreleri ile hepimizi kendisine hayran bıraktı. Bize rehberlik hizmeti veren görevliden, hem Kökeldaş Medresesi hem de Özbekistan’daki din eğitimi hakkında malumat edindik.
***
Kökeldaş kelimesinin süt kardeş anlamına geldiğini, şu an faal olan medresede 230 öğrenci olduğunu, bu öğrencilerin 11’inci sınıfı tamamlamalarının ardından girdikleri sınavı kazanmaları halinde bu medresede 4 yıl eğitim aldıklarını, burayı da tamamladıktan sonra istemeleri halinde yüksek ihtisas yapabildiklerini öğrendik. Rehberimiz, Özbekistan’da bunun gibi 10 medrese olduğunu ve bu medreselerde toplamda bin civarında öğrenci olduğunu söyledi.
***
Her ne kadar Özbekistan’da 18 yaşın altındaki çocukların kurumsal din eğitimi almalarının yasak olduğu, bu yaşa kadar ancak ailelerinden din eğitimi alabilecekleri söylense de bu durumun, bazı bölgelerde esneyebildiğini gezimizin ilerleyen safhalarında görecektik.
***
Yaz tatili dolayısıyla Kökeldaş medresesinde öğrenci bulunmasa da medresenin bir bölümünde kadınlara Kur’an dersi verilmekteydi. Medresenin ikinci katında bulunan hat atölyesinin duvarlarında Yusuf Has Hacib’e ait zarif bir üslupla yazılan beyitler vardı. Bu beyitleri, masasının başında hat yazan genç öğrenci hanımefendiyle birlikte heceledik. Ardından aynı katta bulunan ahşap oymacılığı atölyesindeki eserleri inceledik. Birbirinden güzel eserler içerisinde en çok da mücevher saklamak için tasarlanmış ahşap geçmeli mahfazalar ilgimizi çekti. Ancak buradaki ürünlerin fiyatları umduğumuzdan daha pahalı olduğundan hediyelik alışverişimizi daha sonraya erteledik ve medreseden ayrıldık.
***
Gezimiz öyle bir hâl almıştı ki unuttuğumuz açlığımızı, bize baygın bakışlarıyla Ali Bostanoğlu hatırlattı. Medrese görevlisinin tavsiyesi üzerine İstikamet Besh Qozon (Beş Kazan)’dı…
***
Bu ülkenin en meşhur yemeği olan Özbek pilavını tatmak için geldiğimiz restoranda; bol kuyruk yağlı, içerisinde havuç, üzüm kurusu, nohut ve tabi ki bolca sığır eti bulunan Semerkant usülü pilavımızı, soğuk vişne kompostosu ve Taşkent ekmeği eşliğinde afiyetle yedik. Ancak bazı arkadaşlarımız, porsiyonları büyük olan bu yağlı yemeğin sonunu getirmekte zorlandılar.
***
Özbek pilavının sığır etiyle birlikte at etiyle de servis edildiğini ve at eti tüketiminin bu bölgede oldukça yaygın olduğunu öğrendik. Yemeğin ardından çaylarımız porselen demlik ve kâselerle geldi. Türk usulü siyah çay beklerken yeşil çayın gelmesi bizim için sürpriz oldu. Fark ettik ki bu bölgede çay, belirtilmediği müddetçe yeşil çay olarak gelmekteydi.
***
Güneşin batmasıyla Taşkent’in sıcak havası biraz olsun serinlemişti. Yorulsak da bu serinlikten istifade ederek şehri biraz daha keşfetmek istiyorduk. Bunun için yatsı namazını şehrin büyük camilerinden biri olan Ankhor nehrinin kenarındaki Minar Camii’nde kılmak istedik. Fakat diğer şehirlerde de şahit olacağımız üzere bu ülkede ezan seslerini işitmek çok zordu. Çünkü ezanlar caminin içerisinde okunmakta ve ses dışarıya yeterince verilmemekteydi.
***
Kapıları kapanmadan hemen önce ziyaret edebildiğimiz Minar Camii, tarihi olmamasına rağmen geleneksel ve anıtsal bir görüntü sergilemekteydi. Öyle ki caminin giriş kapısındaki süslemelerde kaplanın yemek istediği bir ceylan ve kaplanın sırtından bakan güneş içerisinde bir insan sureti vardı. Bu figürün orijinalini daha sonra Semerkant’ta da görecektik. Bu anıtsal caminin içerisi ise ışıklı kubbesi, büyük pencereleri, güzel bir ahşap işçiliği örneği olan minberi ve yaldızlı hatlarla müzeyyen mihrabıyla oldukça görkemliydi.
***
Havanın iyice kararmasıyla şehrin merkezinde bulunan Magic City’nin parlak ışıkları bizi kendisine çekti. Disneyland’ı çağrıştıran bu mekân ile buraya gelen birinin, dünya şehirlerini bir çırpıda gezeceği ve çeşitli maceralar yaşayacağı bir eğlence merkezi tasarlanmış. Kuleler, masal şatoları, akvaryumlar, Roma Kolezyumu gibi amfi tiyatrolar… Yürüme yolları, göletler, su kanalları ve köprüler ile detaylandırılmış yapay bir peyzaj… Burada orta sınıf insanlar nezih bir ortamda ailece uygun fiyatlarla eğlenebiliyorlar.
***
Ne gariptir ki bu karnaval havası içinde dolaşırken kendimizi 15’inci yüzyıl şairi ve devlet adamı Ali Şir Nevâi’nin devasa bronz heykeli önünde bulduk. Şairi, heykelinin üzerindeki kubbede yer alan şiirleri ile yad ettik. Nevâi, elinde âsası ile adeta bize sesleniyordu: “Ey âlem ehli, bilin ki düşmanlık etmek iş değildir. Birbirinize yâr olun ki dostluk erdem sayılır.”
***
Taşkent’te buluştuğumuz bir diğer dostumuz Metin’den bu alan içerisinde Türk çayı yapan bir işletmenin olduğunu öğrendik. Günün yorgunluğunu Türk çayıyla atmak için bu mekâna gittik. Bizi burada Ahmet Kaya 90’lı yıllardaki sesiyle karşıladı: “Senin eşkin meni düşürdü dile / Neçe âşık olur bülbüller güle.” Yudumladığımız semaver çayı ve gece boyunca çalan türküler, sakin gölün kenarında günün bütün yorgunluğunu üzerimizden çekip almıştı.
***
Gece geç saatlerde uyumamıza rağmen ikinci gün için zindeydik. Sabah kahvaltı için gittiğimiz kafeteryada Özbekistan’ın “milli taamlarından” ve her öğünde yenebilen lezzetli samsalarla kahvaltımızı yaptık. Soğan ve baharatlarla çeşnilendirilen içi etli veya patatesli olan üçgen biçimindeki bu börek, hem Orta Asya’da hem de Güney Asya’da çokça tüketiliyor.
***
Yolculuk için hazırdık. Artık Semerkant trenine binebilirdik.

#taskent #gulbazar #magiccity #minar #camii #ozbekpilavi #sovyet #ozbekistan #taskent #gezi #seyahat #kultur #tarih #cami

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.