Burada Son Veriyorum
Hava soğuk fazlasıyla, bu sene göçmen kuşlar bile gidememişler, telef oluyorlar; yazık... Peşi sıra arkamdan gelen tren raylarındaki yolculuğumun alıntısız bir vahdesi sanki kulaklarımda düm teke teke düm düm tek der gibi fısıltılı gıcırtılarla birlikte. Uzak bir sevdanın yakın bir paylaşımında zaruri bir mutluluk hissini içime hapsettikten sonra yazmaya karar verdim herşeyi bir bir, ancak sırasız. Mamafih, kolay değilmiş o kadar. Bir aşkı buup sonra onu anlatmak ihanet gibi oturuyor bazen insanın içine, yersiz ve nereden geldiği bile belirsiz bir şekilde. "Olsa da olur, olmasa da" gibilerinden biri olarak yavaşça kayboluyorum gözler önünde farkedilmeden. kaçınılmaz son olsa bu gerek; UNUTULMAK zamanla bayatlayan mezar toprağının altında.
Yağmur bulutlarının gökyüzündeki oyunlarını seyrediyorum. Her biri bir şeye benziyor, kimi el, kimi köpek kafası kimi ise bir dağ sanki. Trenin camından akşam oluşunu seyrediyorum işte. Her yer çöl gibi ağaçsız, bir yeryüzü bir gök yüzü sadece, bir de unutmadan; camdaki lekeler ve trenin içinin yansıması. Herşey bir alem anlam vermek zor.
Birisi zamanın ötesinden çıkıp gelir gibi beliriveriyor karşımda. Biletimi istiyor sonra onun da jetonu geç düşüyor, "Daha önce kontrol etmiştim, değil mi?" Başımı sallayarak onaylıyorum. İçimdeki ürperti artıyor; yoksa yavaş yavaş yok mu oluyorum gözler önünden?. Galiba öyle.
Elimde bir kaç tane kağıt parçası var haricen, nereden geldi ne zaman geldi bilmiyorum. Korkak ve kayıp hikayesini yazdığım zamanlara göre daha iyi hissediyorum kendimi. Trenin zangırtısı giderek kafamı biraz daha şişiriyor, sanki beynim küçük titrelimlerin tesirinde kendini bilmez bir yol alıyor benden habersiz başka bir yere.
İçimden bir his karanlık havadaki parlak dolunaya aldanarak yolculuğun hep böyle devam etmesini isterken, diğer ses ise zaman kaybetmeden ani bir şekilde şakağına silahı dayayıp öldürüveriyor iyimser olanı; Yolculuk hemen bitmeli, işime gücüme bakmalıyım. Ben de onu öldürüyorum. Uyumak artık çok zor....
Devam Edecek »