Uyuşturucu satıcısının sofrasındaki Vali!
İsmail Civil…
Sakarya’da birçok kişinin yakından tanıdığı bir polis şefi.
Şu anda Düzce Emniyet Müdür yardımcılığı görevini yürütüyor…
Civil 1989–2001 yılları arasında Sakarya Emniyet Müdürlüğü’nde çeşitli kademelerde görev yaptı…
Muhabirlik günlerimden tanıdığım İsmail Civil’le 2001 yılında Hopa’ya tayin olduktan sonra hiç yüzyüze görüşmedim…
Ara sıra telefonlaşırız…
Polislik anılarını ve tecrübelerini “Polis ve İnsan” adıyla bir kitapta anılaştırmış…
Bana da bir kitap gönderdi…
Gerçekten bir bölümüne benim de şahit olduğum ve hatırladığım ilginç olayları kaleme almış Civil…
Kitabında İstanbul’da görev yaptığı kanlı 1 Mayıs mitinginden, Abdi İpekçi’nin öldürülmesi olayına, Nihat Erim’in öldürülmesinden, Kahramanmaraş olaylarına bir çok olayı ayrıntısıyla anlatan Civil, kitabın Sakarya’yla ilgili bölümünde de ilginç ayrıntılara girmiş…
Örneğin Kocaali İlçe Emniyet Müdürlüğü döneminde uyuşturucu satmaktan cezaevinde uzun süre yatan bir mafya babasıyla mücadelesi mutlaka okunması ve bilinmesi gereken bir bölüm…
S.A isimli kişinin ilçeye hakim olma planları, Civil’in buna karşı mücadelesi, dönemin Valisi ve Emniyet Müdürü’nün S.A’nın verdiği iftar yemeğine katılması, sonrasında ilçe kaymakamı ve belediye başkanının kendisini sürdürmek için gösterdiği çabayı ayrıntılarıyla Civil’in kitabında yer alıyor…
Bir dönemin Sakarya’sına ışık tutan “Polis ve İnsan” kitabı satılıyor mu bilmiyorum ama, bir yerlerden bulun ve mutlaka okuyun…
…
İlçe bir şey değiştirmez
AKP İl Başkanı Yusuf Alemdar’ın Yenikent’in ilçe olmasıyla ilgili düşüncelerini aktarırken bir yanlışlık yapmışız…
Alemdar’ın “ Yenikent’in ilçe olup olmaması çok şey değiştirmez, önemli olan o bölgeye cazibeyi arttırmak, biz bunun için çabalıyoruz” şeklindeki sözü biz de “ Yenikent ilçe olsa ne olur, olmasa ne olur” şeklinde yansıtılmış…
Alemdar da rahatsız olmuş…
Telefonda konuştuk…
Kendisinin Yenikent’in ilçe olması için verdiği onca mücadeleden sonra bu şekilde bir ifade kullanmayacağını belirtirken “ Ben iki yeni ilçe kurulmasını önerdim, biri Adapazarı diğeri Yenikent. Hal böyle iken, sizin haberiniz nedeniyle haksız bir şekilde eleştiriliyorum “ dedi.
Ben yanlış anlaşılma nedeniyle Alemdar ve okurlarımızdan özür diliyorum.
…
Silkin ve sıçra!
Çalışkan bir çiftçinin bir katırı varmış
Güngörmüş, çok yol tepmiş, inatçı, sabırlı bir katır...
Özellikle bahar günleri boş kırlarda dolaşıp otlamaya bayılırmış.
Çiftçi de katırını çok severmiş.
Günlerden bir gün katır yanlış bir adım atmış ve kendisini çiftçinin kuyusunun dibinde bulmuş. Allah'tan ki kuyunun içindeki su fazla değilmiş.
Bu sayede hayatini kurtarmış, boğulmamış.
Bu güzel bahar gününde kendisini kuyunun dibinde bulan zavallı katır bir iki debelenmiş.
Ama bakmış ki,buradan çıkabilmesi mümkün değil.
Ne duvarı tırmanacak gücü var ne de uçup gidebilecek kanatları...
Gene de bir iki hamle yapmış ama nafile.
Bu kuyudan kendi gücüyle çıkış olmadığını anlamış…
Başlamış yüksek sesle bağırmaya, dua etmeye, daha doğrusu kuyuya düşüp dibe vurmuş bir katır ne yaparsa öyle şeyler yapmaya..
Bu canhıraş sesleri duyan çiftçi kuyunun başına gelip durumu görmüş.
Koskoca katırı kuyunun dibinden nasıl çıkaracak?
Çaresiz, civardaki köylüleri yardıma çağırmış.
Düşünmüşler, taşınmışlar… Dibe vurmuş katırı çıkarmanın bir yolunu bulamamışlar.
Bu arada katırın bağırış çağırışları yürekleri dağlıyormuş.
“Bari daha fazla acı çekmesine engel olalım" demiş katırın sahibi.
Bu kuyu nasıl olsa artik ise yaramaz.
İyisi mi içini toprakla dolduralım, hem katırın acısına son vermiş, hem de kuyuyu kapatmış oluruz.. Bunu duyan katırın dehşeti daha da artmış.
Diri gömülmekten daha korkunç bir son olabilir mi?!
Derken yukardan kürek kürek tas toprak atmaya başlamışlar.
Önce umudu kesip, ölmeyi kabullenmiş katır.
Sonra, kafasına bir taş düşünce beyninde bir şimşek ek çakmış!! !
Bir çare gelmiş aklına ve başlamış uygulamaya!
Yukarıdan sırtına taş toprak yağdıkça söyle bir silkiniyormuş.
Sırtındakiler yere düşünce, sıçrayıp üzerine çıkıyormuş.
Bir daha, bir daha yapıyormuş bunu..
SİLKİN VE SIÇRA , SİLKİN VE SIÇRA, SİLKİN VE SIÇRA!! Diye mırıldanıyormuş bir yandan da. SİLKİN VE SIÇRA!
Yukarıdakiler onu gömmek için kürek kürek toprak atmaya devam etmişler ama, bir sure sonra, bizim katır kuyunun tepesinde belirmez mi!!
Hala SİLKİN VE SIÇRA diye mırıldanmaktaymış.
Evet, dibe vurmuş katır, kuyunun dibinden silkinip sıçrayarak kurtulmuş..
Pes etmeyip çaba gösterdiği için
Haydi Sakarya…
SİLKİN VE SIÇRA…