Çıkış Yolu
Soruların çözüme kavuşturabilmenin yolu, temel kavramları yeni baştan ele alarak değerlendirmektir. Bunların başında da insana Müslüman kimliğini kazandıran İslam kavramı gelir.
İsalam’ın özüne ve maksadına uymayan yanlışların önüne geçmenin tek yolu, gerçeğe ilim, iman ve iyi işle ulaşmaktır. Zaten bilgi ve inancın amacı, işe hükmetmek ve onu doğruya yöneltmektir.
Bir insanın kelime-i şahadeti söylemsi, onun Müslüman olması için yeterli olsa da Müslüman kalması ve Müslüman olarak ölmesi için yeterli değildir. Çünkü Kuran, şaşmaz bir düzenlilikle başından sonuna kadar iman ile iyi amelleri bir arada zikreder. Gerçek kurtuluş müjdesini de “imanla Salih ameli birlikte sergileyen sadık müminlere veriri. İslam’ın sınırını aşan yanlış görüş ve uygulamalara düşmemek için, nasların dikkatli, bilinçli ve ayrıntılı biçimde okunması şarttır. Sözde imanla aklanıp amelden uzaklaşan, kurtuluş ve mutluluğu İslamsız bir hayatta arayanlar, çağdaşlaşma adı altında İslam dan sıyrılma sürecini yaşamaktadırlar. Bu insanlarda ki yanlış din anlayışını değiştirmek gerekir. Tabiî ki bundan maksat, onları Kuran’ın sunduğu dine Ulûhiyet anlayışına götürmektir. Kuran Allah’ın sonsuz rahmetini devamlı vurgulayarak O, nun, günahından tövbe edenleri bağışlayacağını bildirir. Fakat O, hiçbir zaman rahatça zina işleyip hırsızlık ve haksızlık yapanlara cennet vaat etmez. Aksine, böylelerinin kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılacakları uyarısında bulunur.
İmha Değil, İhya
Kuran vahyi, yaşanan hayatta iman insanı vasıtasıyla ideal bir sistem halini alır. Bunun için Kuran, kâmil insan ve aktif toplum gerçeğinin üzerinde çok durur. Bize göre içinde bulunduğumuz yüzyılın öncelikli çabası, İslam’ın güzelliklerini toplumlara yansıtmak olmalıdır. Tıpkı Mekke’den Medine’ye hicret eden bir avuç iman insanının, İslami değerleri hayata taşıyıp insanlığın tarihini değiştirmesi gibi.
İslam eleştirisi yapanların ortak yönü, dini, vahiyden soyutlayıcı bir yaklaşım sergilemeleridir. Oysa din dışılığa bağımlı olan akılcılıkla, hayırlı yenilikleri içeren müspet gelişmeleri gerçekleştirmek mümkün değildir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, özü taşımak için bir kalıba ihtiyaç olduğu gerçeğini unutmadan “aslolan süreklilikle köklü değişimin” kucaklaşmasını sağlayacak bir denge noktasının bulunmasıdır. Bunu yerine getirmek için iyi niyetli olmak, bilgili ve basiretli bir gayret sergilemek yeterli olacaktır. Tabiî ki bunları, iman insanı yapacaktır. İslam kendini yeniden hayata taşıyacak insanını bulduğu gün, İslam âleminin bahtsızlığı da sona erecektir. Geçen asırlar, İslam’ın hayata katılma mücadelesini verdiği asırlar oldu. Dileyelim bu asır, İslam âleminin bahtsızlığının sona erdiği bir asır olsun.
kaynak:
1-Bakara 2 -285 vb.
2-Bakara 2-62; Maide 5 ,9,69. Nahl 16/97; hud 11/23; Kehf 18/107 vb.
3-Bakara 2/ 25vb.
4- Bakara 2/ 37 Maide 5/ 39 En'am 6/54 Fyrkan25/ 70 vb.
5- İsra 17/23-39 vb.
6Al-i İmran 3/102 Bakara 2/285 vb.
#