Hafızlarımız
Merhum Anneannemin Dilinden
Yükseklere kar düşer benim bağrıma ateş
Şu kışta kıyamette bir ben miyim çilekeş
Bakarım yolunuza yoksunuz abi, kardeş
Penceremde kuşlarla hep sizi düşünürüm.
Bir değil şu gönlümde ayrılığın sızısı
Sabretmekle yazılmış şu alnımın yazısı
Topraklara verdiğim iki ana kuzusu
Gözümdeki yaşlarla hep sizi düşünürüm
Sükudum inkar değil, ikrardandır sustuğum
Yaradan böyle yazmış, haşa olmaz küstüğüm
Her gece yatağım buz, çakıl dolu yastığım
Bağrımdaki taşlarla hep sizi düşünürüm.
Güzel beldemiz Taraklı, Cumhuriyet tarihinde çok hafız yetiştirdi. Ve buhafızlarımız sadece Taraklıda değil, başta İstanbul olmak üzere bir çok ilde ve büyük camilerde gönülleri fethettiler. İşte uzun zamandır yazmak istediğim ama bir türlü kaleme alamadığım bir konuyu bu gün sizlerle paylaşmak istedim. Bu arada işlerimin yoğunluğu gereği basın ilkelerine aykırı olduğu halde uzun bir süre yazı yazamadım bu yüzden sizlerin hoş görüsüne sığınıyorum. Şimdi Memleketimizin medarı iftarı hafızlarımız kimlermiş, nerelerde görev yapmışlar, Taraklıdan kimlerin eşrafındanmış şöyle naçizane araştırmalarım sonucu derleyip toparladığım konuya bir göz atalım beraber. Bu arada şunu da belirtmek istiyorum: Taraklı lı olmadığı halde ama Taraklının damadı olan hafızlarımızda var, onlarda artık bizden diyerek kendilerinden kısaca bahsedeceğiz bu yazımızda.
Taraklı da hafızlık denince ilk akla gelen isim Merhum Saim ÖZEL ’dir . Kendisi İstanbul Süleymaniye Camii imamlığından emekli olmuştur. Aynı zamanda Hattattır. Bir çok talebe yetiştirmiştir. Kendi akrabalarından olan Niyazi KAYNAR ağabeyimle bir gün sohbet ederken Hafız Saim amca hakkında bana “elli yıldan sonra ilk defa Taraklıda bu yıl Ramazan yapıyor” demişti. Hafız Saim amcanın hiç yanından ayrılmadığı hatta İstanbul da bile sürekli görüştüğü, Mevlitlere beraber gittiği çok eski dostu, bir diğer Hafız ise merhum İrfan Çakır’dır. Hafız İrfan Çakır Göztepe Camiinden emekli olmuştur. İstanbul da evleri bizim eve yakın olduğu için sürekli görüşme imkanı bulduğum Hafız İrfan amca bir gün bana Hafız Saim ÖZEL ile beraber kasete okudukları bestelerini dinletmişti. Taraklı’ ya yaz aylarında geldiğinde Yunus Paşa Camiinde Onun kamet getirmesini çok isterdim. Davudi bir sesi vardı kendisinin.
Yine, şu an aramızda olmayan hafızlarımızdan Kadıköy Kethüda Camii Müezzini Merhum Hafız Orhan KOZCAĞIZ ’ıda rahmetle anıyoruz. Kendisinin birkaç kez cenaze namazı sonrası dualarına şahit olmuştum. Hepimizi ağlatmıştı.
Hafızlığından çok yalaza muhabbetiyle tanıdığımız Süleymanların Hafız lakabıyla anılan Merhum Hafız Mehmet TUNCA ’da Taraklının hafızlarındandır. Ama yukarıda da yazdığım gibi kendisinin hafızlığından çok yalazalarına şahit olmuşuzdur. Yalaza denince akla gelen bir diğer ünlü isim ise Alaaddin ÖNCÜ amcadır. Şimdi konuyla ne alakası var demeyin. Kendisi, yalazalığının yanında halk arasında anılan lakabını Merhum babası Hafız Cevat ÖNCÜ ’den alır. Yani bizler merhumu Cevat Hafızların Alaaddin diye anarız.
Çok sevdiğimiz ve saydığımız Sayın Nuri ŞAHİN ağabeyimizin dayısı olan Adil Hafızda İstanbul a giden bir diğer hafızdır. Kendisi Erenköy Camii imamıdır. Erenköy de birkaç Taraklı lı merhum ve merhumenin namazını kıldırmıştır.
Taraklıda sadece lakaplarıyla tanıdığımız, lakabı hafız diye bildiğimiz ama kendileri de hafız olduğu halde pek yakından tanımadığımız isimlerde var. Onlar Taraklıda hizmetlerini sürdürmüşlerdir. Kimdir mesela bunlar: Efendim yine lakabını duyunca çok kez gençlerin bile kulak aşinası olduğu bir isim, Yetemecilerin hafız ki oğlunun ismi Fahrettin KEÇELİ, şu an Ankara da ikamet ediyor. Bir diğeri yine Ankara da ikamet eden Kapçıklar lakabıyla tanıdığımız Mehmet YÜKSEL ağabeyimizdir.
Taraklıdan yetişmiş sadece hafızlıkla kalmayıp akademik kariyerini de yükseltmiş biri var sırada; Hemen tanıdınız umarım. Prof.Dr Mehmet ERKAL. Kendisi, merhum Şoför İbrahim Çavuşun oğlu diye anılır memleketimizde. Bir çok talebe yetiştirmiştir. Kitapları vardır. Bir çok gazete ve dergilerde yazıları yayımlanmakla birlikte, bir çok defasında da televizyonlarda İslam Fıkhı adına dersleri olmuştur. Hem ilim adamı, hem bilim adamıdır. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanlığı görevinde de bulunan Hafız Mehmet ERKAL, dekanlık döneminin sona ermesiyle yuvasına, Marmara üniversitesine geri dönmüştür. Şu an öğretim üyeliğine devam etmektedir.
Taraklımızda kalan, sesleriyle, hele o Ramazanlarda ve bayram sabahlarında ruhumuzu okşayan dinlemeye doyamadığımız hafızlarımızda var. Onlardan bir tanesi de Yıllarca Yunus Paşa Camiinin imamlığını yapmış ve oradan emekli olmuş ama kendisini emekli kabul etmeyen Hafız Ali SARAÇ hocamız ve şu an aktif görevine devam eden sabah ezanlarını huşuyla kendisinden dinlemeye doyamadığım Yunus Paşa Camii Müezzini Alaaddin YALÇIN Hocamız bunlardan bazılarıdır.
Hani yazımın başında ekleme yapmıştım Damat Hafızlarımızda var diye; gelin biraz da onlar kimmiş şöyle bir göz atalım: Bunların en başında Merhum Şoför İbrahim ERKAL’ın damadı Hafız Sadi ERSÖNMEZ gelir, kendisi Aslen BİLECİK Göl pazarlı dır. Yine Göl pazar lı bir başka hafız büyüğümüz merhum Sami ŞEN’dir. Rahmetli dedem Talat KARALTI Boğaziçi köprüsü yapılmadan evvel Karşıya kamyonları Feribotla geçirirlermiş, Merhum Hafız Sami amca dedemin de İstanbul da olduğu bir sırada bize ziyarete gelmişti. O zaman anlatmıştı. Bir sabah Kadıköy de iskelede beklerken sabah ezanı okunur. Ezanı okuyan Hafız sami amcadır. Dedem sesi hemen tanır. Yanındakilere “bizim Hafız Sami, Hafız Sami” diye gururlanarak söyler.
Kendileri Taraklı lı olmadığı halde artık Taraklı lı gibi olan hafızlarımızdan bir diğeri de Merhum Ali efendilerden Mehmet ÖZÇINAR amcanın damadı Göynük Saraçlar köyünden Hafız Sabri IŞIK’tır. Kendisiyle çok defalar hasbıhalimiz olmuştur. Şu an Osmanlının en eski minaresine sahip olma özelliğini taşıyan İstanbul Karaköy Arap Camiinin İmamıdır. Birkaç kez Cuma Namazına gidip hutbesini dinlemişimdir. Bir leb-i deryadır. Merhum Lütfü ERKAL ’ın damadı Cevat hocada unutamayacağımız hafızlarımızdandır. Tabi bu arada gür sesiyle her bayramda okuduğu ilahilerle dikkatimi çeken bir başka hafızımızda Hani şu bizim yakından tanıdığımız Vehbi TEZEL ’in hısımı olan Saraçlar köyünden Merhum Halim hafızdır.
Bizim erkek hafızlarımız olurda bayan hafızlarımız olmaz mı? İlk aklıma gelen Çelik fahrilerin Hatice ninemizdir. Bir gün bir cenaze evinde tebareke okunuyordu ben de küçük olduğum için anneannemlerle gitmiştim. Kitaptan tebarekeyi okuyan hoca hanımı elinde hiç kitap olmadığı halde ezbere takip eden rahmetli Hatice nine yanlış okudun diye uyarmıştı. Bende hayranlık uyandırmıştı. Göynükteki Kur-an Kursu hocalığı yapan (ki hala yapıyor mu bilmiyorum) Asım hocanın kıymetli Valideleri Rukkiye Hanım teyzede diğer aklıma gelen bayan hafızlardandır.
Aramızda olanıyla olmayanıyla naçizane olarak hafızlarımızı andık bu yazımızda. Aramızda olmayanlara ALLAH gani gani rahmet eylesin, bu yazıyı okuduktan sonra onlara Bir Fatiha yollarsınız. Aramızda olanlara da ALLAH uzun uzun ömürler ihsan etsin. Nice talebeler okutacak ömürler versin.