Operasyonun Arkasında Kim Var?
Operasyonun arkasında kim var?
Adapazarı Pancar Ekicileri Kooperatifi ve Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Mülayim bir gece yarısı darbesiyle görevden alındı, yerine Ahmet Aya getirildi…
Adapazarı Şeker Fabrikası'nın gerçekleştirilen arazi satış ihalesinin onayı beklenirken yaşanan bu yönetim değişikliği herkesi şok etti…
Peki bu operasyona durduk yerde neden ihtiyaç duyuldu?
Adapazarı Pancar Ekicileri Kooperatifi ve Şeker Fabrikası'nda ki gelişmeleri yakından takip eden biri olmama rağmen bu gelişme benim için de sürpriz oldu…
Galiba son dönemde bu iki kuruma ilgim biraz azalmış…
Yoksa gelişmelerden böyle bir sonucu tahmin edebilirdim…
Biliyorsunuz Adapazarı Şeker Fabrikası ve APEK'in Bank Asya'ya olan borcu şu anda 110 milyon YTL'yi aşmış durumda.
30 Mart 2008 tarihinde ödenmesi gereken 30 milyon YTL'lik vadesi gelmiş borca karşılık Şeker'in 200 dönümlük arazisi Banka Asya'ya devredildi…
Ancak Şeker yönetimi Bank Asya'dan bu arazinin satışı için 9 aylık bir yetki aldı. 28 milyon 500 bin dolar muhammen bedelle ihaleye çıkıldı… İhale öncesinde 10 bin dolarlık şartname bedelini yatırmak için Bank Asya'ya gidenlere ihaleye girmemeleri yönünde telkinde bulunulduğu iddia edildi…
Bank Asya'nın bu araziye muhammen bedel üzerinden el koyma amacında olduğu söylendi…
Bunları o dönemde ispatlamak mümkün olmadığı için yazamadık…
İhale oldu ve muhammen bedelin çok üstünde bir fiyat teklifi geldi… Muhammen bedelden 8 milyon dolar fazla fiyat teklif eden firma Boğaziçi İnşaat Akaryakıt Limidet Şirketi 34 milyon 500 dolarlık teklifine onay beklerken bir anda yönetim değişti.
İhale Komisyonu ihaleyi sonuçlandırmadan gerçekleşen bu operasyon sonrasında muhtemelen ihale de iptal edilecek…
200 dönümlük arazi de muhammen bedel üzerinden Bank Asya'ya kalacak…
Sanırım operasyonun arkasındaki gücü anladınız…
Selçuk ve Türkiye'de demokrasi!
Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk önceki akşam Merkez Belediye'nin sosyal ve kültürel etkinlikleri çerçevesinde Türkiye'de Demokrasi konulu bir konferans verdi.
Selçuk görevde bulunduğu süre içinde de, sonrasında demokrasi mücadelesi vermiş bir isim…
Bu anlamda Türkiye'de demokrasi adına konuşabilecek ender kişilerden biri olduğunu düşünüyorum.
Selçuk bir buçuk saati aşan konuşmasını şu temel düşünceler üzerine oturttu.
1-Türkiye'de demokrasi herkesin konuştuğu, ancak gerçek anlamda özümsemediği, dolayısıyla arzulamadığı bir yönetim biçimidir.
2-Türkiye'de demokrasi ihtiyaç duyulduğunda hatırlanmakta, diğer zamanlarda demokratikleşme yönünde adımlar atılmamakta.
3-Parti kapatma davaları demokrasiye aykırıdır. Ancak mevcut yasalar nedeniyle yargı kuruluşları bu davaları açmakta ve kapatma kararlarını vermekte zorunludur.
4-Siyasi partiler yasası demokratik değildir. Partiler ucu kendilerine dokunana kadar bu yasanın anti demokratik olduğunun farkına varamıyorlar.
5-Türkiye Cumhuriyeti Anayasası hem yürürlüğe girişi, hem de içeriği nedeniyle demokratik değildir.
6-Diyanet İşleri Başkanlığı özerk bir yapıya kavuşturulmadığı sürece Türkiye'nin laik olduğu söylenemez.
7-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin toplamda verdiği kararların yarıya yakını Türkiye'yle ilgilidir ve ülkemizde düşünce özgürlüğünün olmadığını göstermektedir.
8-Demokrasi insanlık için vazgeçilmez bir yönetim biçimidir. Türkiye'nin demokratikleşmesi için herkes ve tüm kurumlar mücadele vermelidir.
…
Kent Meydanı kör ediyor!
Kent Meydanı 23 Nisan törenleriyle açıldı…
Umduğumdan daha hoş bir görünümü oldu…
Ancak bir kusuru var Meydan'ın…
Hem de bir büyük kusur…
Yere döşenen açık renk seramik nedeniyle güneş gözlüğü olmadan Kent Meydanı'na çıkmak neredeyse imkansız gibi…
Geçen gün Murat Uygun'la birlikte Meydan üzerinde dolaşalım dedik…
Bir dakika bile duramadım…
O'nun gözlüğü vardı, ama ben dayanamadım…
Gözlerim kör olacak sandım…
Hemen meydanı terk ettik…
Kar körlüğü denen durum burada da yaşanıyor…
Sanırım Meydanın projesini çizen Estetik Kurul'un mimar hocaları böyle bir durum planlamamıştı…
#