Keyifler İyi mi? Beyler !
İnsan insanın kurdu olmaktan kurtulup, insan insanı dost görebilme ufkunu ne zaman yakalayacak. Ne zaman insanlar aradığı, arzu ettiği hayallerine kavuşma imkânını bulacak. Yeryüzünde yaşayan günahsız milyonların suçları nedir acaba? Zor bela geçimini sağlamaya çalışan masum ve mazlum milyonlarca insan hak etmedikleri bu sıkıntılara kimler tarafından maruz bırakılıyor. Sadece geçimini düşünmekten başka bir hayali olmayan ve iki odacık bir eve razı olup çoluk çocuğu ile mutlu olma hayalini taşıyan bu masum ve mazlum insanlar neyin hışmına uğratılıp ta bu kadar acı çektiriliyor? Neyi paylaşamıyorlar. Çıkarılan bu kasırgalar, fırtınalar bu kadar suçsuz insanları kasıp kavurup geçiyor. Neyin kavgaları veriliyor acaba? İnsanlık kimin hışmına uğruyor ve niçin? Bu soruların cevabını insanlık mutlaka bulması gerekiyor. Acaba diyorum da, her şeyi uzaktan seyrederek nemelazımcılığın bir sonucu mudur bu? Koskoca dünyayı dar gören kafaların ya da zihniyetin kavgası mı? Yoksa gözü doymayan zihniyetler mi işbaşına getirildiler. Acaba kendi ellerimizle işlediğimiz günahların cezasını mı çekiyoruz? Ya birde ölüm olmasaydı, acaba dünya nasıl olurdu? Her yüzyılda yeryüzünden silinip giden insanlığın ardından gelen yeni nesil de ders çıkarmıyor bu olanlardan. Yoksa kokladıkları hava hep barut koktuğu için mi var olan yaşamı örnek alıyor kendisine. İnsanla insanın kavgasını hiç anlamış değilim. Kavga etmeden tartışmak ve diyalogda bulunmak insana yakışan en güzel bir davranış biçimi değil milidir? Bunu neden beceremiyor insanlık. Hayvanlardan bizleri ayırabilecek özelliklerimizden hangisi var acaba üzerimizde. Evet, büyük kabahatlerimiz olmasa böyle olmazdı diyorum. Güç kimdeyse haklı o oluyor. Ve haksız güçlerin karşısında durabilecek yiğitler de bu yüzyılda pek ortalarda görünmüyor. Bolu Beyi, Battal Gazi, Köroğlu hep masal mıydı acaba. Yanlışlara alkış tutulan yerlerin sayısı her geçen gün artıyor. Kalıpları düzgün iyi giyimli ama içleri çürümüş bu iskeletlerden insanlık çok zarar göreceğe benziyor. Haklının yanında durup haksızlığa karşı gelmek artık itibar değil günümüzde suç teşkil ediyor. İçimizdeki cesaret her geçen gün bu yüzden azalmakta ve susmayı en uygun bir yol olduğunu söylemek durumunda kalıyoruz. Dokuz köyden kovulanlar onuncu köye gitmek istemiyorlar artık. Bir yerde zulüm olup da oradan gelen feryatlara kulak tıkayan toplumlar, ya da fertler artık yeryüzünde bir işe yaramaz birer güruh oldukları aşikârdır. Bütün bu acıları görmemek için de eğlence merkezlerinin sayıları her geçen gün çoğaltılıyor. Futbol sahaları, TV kanalları da onların işine yarıyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Binlerce yüreğin cayır cayır yandığı bir dünyada eğlenceler, kahkahalar alabildiğine devam ediyor. Bu ateş bir gün herkesi yakabilir. O zaman anlaşılır nasıl olduğu. İnsanlığa düşen vazife zulüm dünyanın neresinde olursa olsun susmaması lazımdır. Masum ve mazlum insanlar birbirine her zaman destek olmalıdır. Yoksa insanlık, gözlerini hırs bürümüş bu insanlık suçu işleyen zalimlerden asla kurtulamaz.
Evet değerli dostlar, ihmalci olmayalım. Üzerimize düşen vazifeleri mutlaka yerine getirelim. Geleceğimiz olan yavrularımızın için susmayalım. En azından konuşanlara, bu uğurda mücadele verenlere destek verelim diyor, hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.