Nerde O Eski Mürekkepler !
Yazı, Milattan 3200 yıl önce Sümerler tarafından bulunmuş, Piramitlerden tutun da Orhun anıtlarına kadar günümüze ulaşan birçok belge var. İnsanoğlunun geçmişini araştırmak ve onlar hakkında bilgi edinmek isterseniz bırakılan belgelerin içindeki bilgilere başvurarak bilgi edinebilirsiniz. İşlerini güvenilir yapanlar kayıtlarını sağlam silinmeyen taşlara yazmışlar. Silinmeyen mürekkep bulup en güzel yazılarla kâğıtlara döküp ve koruma altına aldıkları dosyalarda saklamışlar. Üç Kıt’a da Altı yüzyıl hüküm süren Osmanlı Devleti altı yüzyılı anlatan dönemini belgeleriyle günümüze kadar taşımıştır. Adalette ve özgürlükte zirveye ulaşan, insan hayatına gereken değeri tam olarak vermeye çalışan, haksızlık nerden gelirse gelsin, kime gelirse gelsin, karşısında durup ve mazlumun yanında yer alarak zalime karşı durmuştur. Hem de buharlaşmayan mürekkeple ışıl ışıl parıldayan kuşe kâğıtlarının üzerine sanat eseri yazılarıyla tüm yaşamını kayıt altına almışlardır. Geleceğe hem örnek olsun hem de ibret olsun diye her işini sağlam yapıp garanti altına almıştır. Günümüzde yılını doldurmadan buharlaşan mürekkeplerle yazılan yazılarla tutulan belgelere bakıldığında, bomboş birer kâğıt görürseniz şaşmayın. Dedim ya buharlaşan mürekkeplerin ardından buharlaşan belgeler, buharlaşan bankalar… Otuz beş milyar doların bir gecede buharlaşması kimsenin umurunda bile değil. Ha… Kim bulmuştu ilk buharlı makineyi? Niçin bulmuştu? Kimler yaralandı? Kimler için ilham kaynağı oldu? Evet değerli dostlarım. Küçük bir havuzu boşaltmaya kalksanız haftalar sürer. Bir göl-ü boşaltmaya kalksanız yıllar sürer. Bir gecede otuz beş milyar dolar nasıl oldu da buharlaştı. Nereye taşındı? Bulmak mümkün mü, değil. Hesabı mı? Tabiî ki mahşere kaldı… Neden kimse kalkıp ta böyle önemli bir konuyu ele alıp ta gündeme taşımaz. Uğraştığımız şeylere bakın, bir kız öğrencinin başında ki örtü… Örtsün mü? Örtmesin mi? Ne bileyim ben… Bana ne… Falanca örtüyormuş… Sana ne… Ama baştan başka her şeyi örttüğünü ben çok iyi biliyorum. Nedense başları örtmesine bir türlü izin verilmiyor. Müsaade edilmiyor. Ne güzel değil mi? zaman aşımını örtüyor. Talanı örtüyor. Yalanı örtüyor. Ama başları örtemiyor. Ne yaman örtüymüş be kardeşim… Örtmediği şey kalmadı. Başlardan başka… Güleriz ağlanacak halimize. Hırsız evimize kadar girse zarar veremeyiz. Sakın dokunmayın derler. Kahve mi söyleyelim. Çalınan milyarlar zaman aşımını bekliyormuş. Kimseler hesap soramıyor. Seyrediyoruz işte. Aslında her şey biliniyor ve görülüyor, ancak açıklayabilecek yiğitlerin sayısı azalıyor. Bende biliyorum zor olduğunu. Kolay değil, Kurtlar vadisi de beni etkiliyor. Çocukken öcülerle korkutulduk. Şimdi böcülerle korkutuluyoruz. Yaşayıp gidiyoruz işte. Gördüğümüzü görmezden, duyduğumuzu duymazdan geliyoruz. Öyle isteniyor zaten. Kime sorarsan sor, aynı şeyi söyleyecekler. Sana mı lazım, boş ver be kardeşim bak işine. Kimide kılar beşini, tutar işini…
İşte böyle değerli dostlar. Toplumlar top yekün yıkılmaya başladığı zaman son pişmanlığın fayda vermeyeceğini hepimiz biliyoruz. Aman karışma, başını belaya sokma, sana ne, boş ver diye diye bir yerlere götürülüyoruz. Sonuç hepimiz için vahim olacak. Bu toprakların üzerinde oturmak kolay iş değil... Uyuklamakla toprak korunmaz. Ben müneccim falan değilim. Fala da bakmıyorum. Perşembenin gelişi çarşambadan belli derler. Buharlaşmaların olduğu yerde nem var demektir.
Nem tükenir, gam tükenmez bu ülkede. Hepinize sağlık ve sıhhat dileğiyle, Hoşça Kalın değerli dostlar…
#