Dünya, ahiret habercisi, ahiret de insanın istikbalidir. İnsan hayatının tek güvencesi ise İslam’dır. Kur’an’ın kesinlikle bildirdiği gerçek, bütünüyle bu varlık âleminin bir gün son bulacağı ve şu hayat dünyası üzerine ölümün çökeceğidir. Allah daha sonra yeni bir âlem yaratacak, işte bu hayat, insanların ikinci hayatı olacaktır. O gün, her insan dünyada yaptıklarının hesabını verecektir. Bu hüküm gerçektir. Zira bunu, güvenilir melek aracılığı ile Hz. Peygamber’e vahyedilen Kur’an haber vermektedir.
Ahiret, Allah’ın insanlığın geleceğine yönelik bir müdahalesidir. Yüce Allah bu müdahaleyi ilahi adaletini göstermek için yapacaktır. Demek ki ahiret, ilahi adaletin kaçınılmaz sonucudur. Ahreti inkâr etmek de, adalete inanmamak ve onu istememek demektir. Bunun için inkârcılar ve zalimler, ahirete inanmak istemezler. Katil için “Adalet” eşkiya için “kanun” ne kadar hoşlanılmayan bir şey ise, inkârcı ve zalim tipler için de ahiret hayatının varlığı, o kadar istenmeyen bir şeydir.
Ölüm, hayatın öbür yüzü, ahiret de insanın geleceği olduğundan Kur’an ahirete de bir pencere açar. O, bazen hakiki ve yalın anlamlı kelimelerle, bazen de sembolik bir dille, insanların istikbaline ilişkin haberler verir. Kur’an’ın açtığı pencereden oraya bakabilen kimse, kendi istikbalini açıkça görebilir.
Allah kelamı olan Kur’an, bütün insanlara bir öğüt ve uyarıdır. İnkârcılar iddia ettikleri gibi insan ve şeytan sözü değildir. Çünkü Kur’anı bir insan oturup yazmamıştır. O, Allah’tan insana yönelik canlı bir hitaptır. Kuran’ın, insan hayatına ve davranışlarına yönelik bir kastı da vardır. Bunun için, Kur’an’ın günlük hayatımızla ve davranışlarımızla irtibatının sağlanması kaçınılmazdır. Hayatı doğru yaşamak isteyen herkes, onun evrensel kılavuzluğundan yararlanabilir. Bu noktada insana düşen görev, Kur’an’la canlı bir bağlantı içine girmektir. Böyle bir bağlantıda, insanın Kur’an’ı anlayıp onu tatbik etmesiyle sağlanabilir.
Sayın Hocam, birinci parağrafta güvenilir melekten ziyade, Cebrail (a.s) ismi zikredilseydi daha iyi olmazmıydı, bu biiir. Yine güvenilir melek yazarak sanki diğer meleklerden güvenilir olmayan melekler varmış gibi bir algı ortaya çıkabilir.Bunu düzeltelim lütfen.
Sayın kadir demir Fahrettin hoca ilim irfan sahibi. en azından yanlışı olsa dahi bu biir bu ikiii gibi ifadelerle yanlışın düzeltilmemesi gerektiğine inanıyorum. Sonuçta paşallar köyünde doğmuş bir ilim adamıyla konuşmuyorsun. Büyük şehir sana bir şey öğretmedi mi?
IRMAK ÇAĞLAYAN
4.07.2008 / 21:13:48
Sayın Kamil UZUN bey; yapmış olduğunuz yorumda çok güzel bir tespitte bulunmuşsunuz.Sizi tebrik ediyorum.Zira benim de düşüncelerime tercüme olmuşsunuz. .Teşekkürler...
Kadir DEMİR
5.07.2008 / 13:33:43
Kamil UZUN'a ; Sn.Fahrettin Hocamızın ilmi kariyerine diyecek bir sözüm yok.Başımızın üstünde yeri var.Yazmış olduğu yazıda yanlışlık falan da yok.Hocamızı tenkit de etmedim.Bu konular derin ve çok geniştir.Sadece bir öneride bulundum.Zira bu konularda ilmi kariyeri koca bir sıfır olan okuyucularımızın yanlış anlamaması için yazmıştım.Ki, anlayanlar da hemen zıplamış.Gelelim Paşalar işine... Hocamızın nerede doğup nerelerde tahsil aldığı konumuz dışı. Velevki Paşalardan olsaydı,farklı bir yazı yazacağımı mı zannediyorsunuz. İslam alimlerini şöyle bir hatırlayın.Çoğu köylü,çoban vs..Şehirliler de var tabiiki.Bu yola baş koymuş talebesinden en büyük alimine kadar hepsinden Allah razı olsun.Kendi aralarında yapmış oldukları sohbetleri göz önüne alırsak,hiç biri dememiştir ki sen falan köyden,sen filanca şehirdensin,o yüzden söyledikleriniz burada geçersizdir diye, ya da köylülerden ilim adamı falan çıkmaz diye...Sorarım size hiç duydunuzmu böyle bir şey? Okudunuz mu ? Devamı var
Kadir DEMİR
5.07.2008 / 14:16:51
Kamil UZUN'a ; Hocamızın yazılarını epey zamandır takip ediyorum. Sizin gibi şahısları yorumlarıyla her ne hikmetse hiç göremedik bu zamana kadar. Yoksa anca mı bitirdiniz tahsilinizi.Şu var ki, senin ve Irmak'ın yazış gayeleri ortada. Okuyanlar anlar.Gelelim konumuza; Hocamızın ilim irfan sahibi olması Yüce Mevlamızın ilmi yanında zerre bile değilse,Yüce Mevlamız ilmi isteyen kuluna verirse (çalışan,hakeden) ve bize de nasip ettiyse ,sizin aşağılar nitelikteki Paşalar köyünden Kadir naapsın,sorarım size......Yaşım 38.Bu seneye kadar hep dışarıdayız.Büyük şehrin bizlere öğrettiği şeyler çok.Bunlardan biri de dar görüşlü ufku geniş olmayan zatlara yardımcı olup birşeyler verebilmek.Her halde bu kadar boş konuşmak kafi olsa gerek.Haybeye okuyucunun canını sıkmayalım. Haydi kalın sağlıcakla...
Fahrettin YILDIZ
5.07.2008 / 16:54:49
Muhterem Kadir DEMIR kardesim; iyi niyetinize guvenerek ve hassasiyetinize saygi duyarak talebinizi soyle cevaplamak isterim: Kur`an`da Cebrail degil, Cibril ismi gecer (Bakara/97,98;Tahrim/4) Ayrica bu melek Kur`an`da "er-Ruh" (Kadr/4); "er-Ruhul emin" (Şuara/193); Ruhul kuds "Bakara/87,253"; Resulu Rabbike (Meryem/19) ve "Resulun Kerim" (Tekvir/19) gibi isimlerle de anilir."Resulun Emin=guvenilir elci" nitelemesiyle hem elcinin guvenilir hem de onun getirdigi vahyin guvene layik olduguna dikkat cekilir. Allah`in kendi kelaminda kullandigi bu vasfi bizimde onun kelamina sadik kalarak kullanmamizda ne yanlislik olabilir ki onu duzeltelim! Duyarliliginiza tesekkur eder; sevgi, saygi ve selamlarimi sunarim...
Kadir DEMİR
5.07.2008 / 19:38:12
Kamil UZUN'a ; Güzel kardeşim yapacağın sn.Hocamızın ismi üzerine bir kez mouse ile tıklamanız.Kısaca öz geçmişini göreceksiniz.Teşekkürler...