Yerel Seçimlerde Seçmenin Görevi
Yerel seçime artık 5 aydan az bir zaman kaldı…
Yerel basının gündeminde Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı bata olmak üzere adaylıklarla ilgili kulisler hep ön sıralarda…
Çünkü vatandaş Belediye Başkanı'nın kim olacağını merak ediyor…
Kamuoyunda büyük bir beklenti oluşmuş…
29 Mart'ta seçeceğimiz Belediye Başkanı'yla her şey değişecek gibi bir algı var…
Aslında bu mümkün…
Ancak bu yapacağımız tercihe ve de seçmenin önümüzdeki 5 aylık süreçte göstereceği performansa bağlı…
Önce seçmenin 5 aylık performansından başlayıp konuyu açalım…
Seçmen kendi tercihini sandığa saklamadan aday belirleme sürecinde de ortaya koymalıdır...
Tepeden inmeci, emredici bir anlayışla önümüzde konan adaylar yerine bu şehir kendi adaylarını ortaya çıkarmalıdır…
Bu önerimiz her parti için geçerlidir…
"Taban biz ne dersek onu kabullenir" anlayışı hiçbir parti yönetiminde kabul görmemelidir…
Karar vericiler, bu şehrin beklentilerine, şehir insanının görüşlerine değer vermelidir…
Şehir ve seçmen partilerin genel başkanlarına şu mesajı verebilmelidir:
"Biz bu şehirde size asker olacak bir belediye başkanı istemiyoruz… Bizim belediye başkanımız bu şehrin hem önderi, hem hizmetkarı olmalı… Eğer bize ters gelecek bir başkan adayı önümüze koyarsanız, sizin partinize oy vermeyiz."
Şehir ve seçmen bu mesajı güçlü bir şekilde genel başkanlara ulaştırabilirse, adaylık seçimi emin olun çok daha sağlıklı bir ortamda gerçekleşir…
Seçmenin işi sadece adayların belirlenme süreciyle sınırlı değil elbet…
Partilerin adayların belirlenmesinin ardından da yapılacak çok iş var…
Adaylara soracağımız sorular olmalı…
Bir anda benim aklıma, bir büyükşehir belediye başkan adayına sorabileceğim birçok soru geldi;
Neden aday oldun?
Bu şehrin öncelikli sorunu ne?
Şehirle ilgili öncelikli hedefin ne?
Şehrin deprem güvenliğiyle ilgili ne düşünüyorsun?
Şehrin işsizlik sorununu nasıl çözeceksin?
İstanbul'un sanayi çöplüğü olmamızı nasıl engelleyeceksin?
Adapazarı kent merkeziyle ilgili planın ne?
Burası mevcut haliyle mi kalacak?
Yoksa bir ticaret ve kültür merkezi mi olacak?
Şehirde sosyal hayatı nasıl canlandıracaksın?
Yeşilimizi korumak için ne gibi tedbirlerin var?
Sapanca Gölü'nü koruyabilecek misin?
Kentin ulaşım sorununu nasıl çözmeyi planlıyorsun?
Şehirde katılımcı bir yönetim anlayışı mı hakim olacak?
Yoksa ben yaptım oldu anlayışı mı devam edecek?
Şehrin geleceğini yönetecek kadroları yetiştirmek için projen var mı?
Yoksa dışarıdan ithal kadrolarla mı bu şehri yöneteceksin?
Seçmenler oy istemek için karşısına gelen kişiyi hemen sorguya çekmeli ve bu şehre ne verebileceğini benim sıraladığım sorulara benzer sorularla öğrenmelidir…
Sorgulanacağını bilen aday, orda bulda bol keseden atmak yerine, seçmenin karşısına hazırlıklı bir şekilde çıkacaktır…
Adayların çalışmalarını, söylemlerini yakından takip eden seçmen; sandık başına gittiğinde, adayın partisine değil, bu şehre yararlı olup olmayacağına bakarak oyunu kullanmalıdır…
…..
AKP'nin elektrik borcu
Adalet ve Kalkınma Partisi İl ve İlçe Teşkilatları'nın 15 bin YTL'yi aşan elektrik borcunu önceki gün birinci sayfamızdan duyurduk…
Bu olay bana çok ilginç geldi…
Adında "adalet" kelimesi bulunan ve Genel Başkanı'nın bu kelimeye sürekli atıfta bulunduğu bir partinin iktidar gücünü kullanarak elektrik parası ödememesi ve bir kamu kuruluşu olan SEDAŞ'ın sıradan kişilere uyguladığı prosedürü iktidar partisi için atlaması kabul edilebilir bir davranış değil…
AKP İl Başkanı Yusuf Alemdar kamuoyuna kendilerine tanınan bu ayrıcalığın izahını yapmalıdır…
Kamuoyu "AKP'ye neden böyle bir tolerans tanınmıştır?" sorusunun cevabını bilmelidir…