Geri

Sosyo-Ekonomik Eşitsizlik

Fahrettin YILDIZ Fahrettin YILDIZ
Yayın: Güncelleme:

Yoksulluğun ve sosyal huzursuzluğun nedenlerinden biri de toplumdaki “sosyo-ekonomik eşitsizliktir. Bu yüzden Kur’an daha işin başında konuyu gündeme taşımış, bir ticaret şehri olan Mekke’nin bencil, acı-masız ve müsrif zenginlerini sert bir dille eleştirmiş; öksüz, yoksul ve çaresizleri savunarak onların sesi ve dertlerinin çaresi olmuştur. Kur’an bunu, çağının idrakine seslenerek yapmış ve o günkü dünyayı temelin-den sarsmıştı. Ne var ki Allah’ın sözü ve hayatın gerçek sesi olan Kur’an, zamanla bir ayin kitabı gibi gö-rülmüş; o, artık gerçek hayatın sesi değil ıssız mabetlerin ve hissiz gönüllerin ruhani ritüeli haline gelmiştir.
Bu söylediklerimize bir misal olarak “Maun suresi”ni ele alırsak şunları görürüz. Bu sure, indiği dö-nemde “Tevhid eksenli hak din gerçeği, ahiret hayatını ve hesabını yalanlayan, öksüzü horlayan, yoksulu doyurmaya yanaşmayan, fakir fukara umurunda bile olmayan, dünya yansa dönüp bakmayan, dini şekilci-likten ibaret görüp ibadeti de çıkar ve gösteriş için yapan, sadece kendi bencil çıkarlarını düşünüp en küçük iyiliği ve yardımlaşmayı bile çok gören” seküler ve kapitalist tipleri eleştiren canlı bir hitaptı. Bu yüzden o günün öksüzleri, yoksulları, mağdur ve mazlumları, Hz. Peygamber’in dilinden dökülen bu ilahi mesajları duyar duymaz “işte beklediğimiz buydu” deyip onun safında yer almışlardı. Kur’an da bu acımasız ve ben-cil tipleri eleştirmekle hem ilk hem de sonraki muhataplarına “bu tipleri iyi tanıyın ve asla onlar gibi olma-yın” mesajını vermişti. İlk nesil Müslümanları onun bu mesajını doğru algıladılar ve inanarak uyguladılar. Çünkü onlar bu surenin, dinin esasını ve özünü anlattığını; dinin özünün de Allah’a tam inanıp doğru ya-şamaktan, insanlara faydalı olmaktan, emeğini ve ekmeğini muhtaç olanlarla bölüşüp paylaşmaktan, yani yardımlaşma ve dayanışmadan geçtiğini görüp anladılar. Ancak sonrakiler bu konuda öncekiler gibi başarılı olamadılar. Zira günümüzde mazlumların ahı arşa yükselirken, yoksulun açlığı yeri delerken, öksüz ve mağdurların feryadı yürekleri parçalarken, aynı ayetler saray yuvasını andıran villalarda yaşayıp süslü secca-deler üzerinde namaz kılanlar tarafından yine okunuyor; ama ne onlara, ne kürsülerden nutuk atmaya bayı-lanlara, ne mükellef sofralarda tıka basa karnını doyurup “elhamdulillah” çektikten sonra göbek sıvazlayan-lara, ne karnını güzelce doyurduktan sonra mübarek sahabe karınlarına açlıktan taş bağlardı deyip ağlamaklı ağlamaklı konuşanlara, ne her yemekten sonra “huri’l ‘iyn” duaları edip ev üstüne ev, eş üstüne eş isteyen-lere, ne de karnı tok kasası dolu olduğu halde yoksul bekârları evlendirmeyi, işsizi iş sahibi yapmayı aklın-dan bile geçirmeyen varlıklı kimselere sanki hiçbir şey söylemiyor! Şayet söyleseydi bu sureyi sular seller gibi ezberleyip gece gündüz okuyanlar, her iyi şeyi kendilerine layık görürken burunlarının ucundaki yoksul, mağdur ve mazlumları görmezden gelebilirler miydi?

Merhum Ferit Kam’ın:

“Sağlığında nice ehli hünerin
Bir tutam tuz bile yoktur aşına
Öldürürler evvel anı açlıktan
Sonra bir türbe dikerler başına”
dizelerinde dile getirdiği gibi nice ehli hüneri hayatlarında yalnız ve desteksiz bırakıp öldükten sonra başına türbe dikmeye kalkışır ve bununla övünürler miydi?
Bu sorular çoğaltılabilir. Ama biz bunları çoğaltmadan ve sözü uzatmadan şunu söylemek istiyoruz. Bu tür yanlışlıklardan ve duyarsızlıklardan kurtulmanın yolu, Kur’an’ı hafızalarda bilinçsizce saklanıp dillerde tekrarlanan, sahifeler arasında sıkışıp kalan, sadece mabet ve mezarda okunan ölü bir kitap olmaktan çıka-rıp onu yeniden zihinleri açan, akılları harekete geçiren, kalpleri dirilten, duyguları coşturan, gönülleri bir-leştirip kaynaştıran, müminleri düşman değil gerçek kardeş eden, ezilenleri ayaklandıran, yoksulları sevindi-ren, mağdur ve mazlumları güldüren, işgallere, baskılara, zorbalık ve despotluklara dur diye bir güç ve il-ham kaynağı olacak şekilde canlı bir hitap haline getirmektir. Aksi halde dünyada paramız geçmeyecek, birbirimize el uzatıp yardım etmeye de gücümüz yetmeyecektir. Bunun için Kur’an bütün insanları, birbir-lerinin haklarını, farklılıklarını, özelliklerini ve özgürlüklerini koruyarak, bunları tanıyarak ve birbirlerine saygı duyarak işbirliği yapmaya çağırmış (Hucurat 49/13); Hz. Peygamber de “Birbirinizle ilişkiyi kesmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize kin gütmeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun” (Müslim, Birr, 7) buyurarak yardımlaşma, dayanışma ve işbirliğinin, birbirimize gönül açıp el uzatmak-tan geçtiğini bütün dünyaya duyurmuştur. Yine “Bir belde halkı, aralarında aç biri bulunduğu halde sabah-larsa onlar Allah’ın himayesinden mahrum bırakılırlar.” (Müsned, II, 33); “Birbirinizle tokalaşın ki kalbiniz-den kin gitsin, birbirinizle hediyeleşin ki aranızdan düşmanlık kalksın.” (Muvatta, 4) beyanları ona aittir. Şayet Kur’An ve sünnetin talimatları doğrultusunda davranmayı başarabilirsek “yardımlaşma ve dayanış-ma” gibi temenniler sözde kalmayıp iman, ibadet ve her türlü ahlaki erdemi içinde barındıran gerçek bir iyiliğe dönüşecek, böyle olunca da “sen yeme ben yiyeyim” egoizmi yerini hakiki manada yardımlaşma ve dayanışmaya bırakacaktır.

(Konuya gelecek yazılarda devam edilecektir.)

#

Yorumunuzu Ekleyin

Adı-Soyad
E-Posta
Yorum
İşlemin Sonucu
  • Yorumlar T.C. Yasalarına aykırı olamaz.
  • Hakaret içeren yorumlar, yayınlanmasa bile yasal mercilere iletilebilir
  • KVKK Kapsamında, bilgileriniz, yasal merciler hariç kimseyle paylaşılmaz.
  • Formda doldurduğunuz bilgiler ve IP adresiniz sisteme kaydedilir.
  • Yorumunuz onaylanıp yayınlandığında, sadece yorum, isim ve yorum tarih saati gösterilir.
Yorum Ekle

Yorumlar

Ali Asilhan
5.03.2009 / 08:48:39
Sevgili hocam,Toplumumuz daki İslam ve ibadet anlayışının,siyasallaştırılarak yozlaşmışlığını, siyaset malzemesi yapılmasını,toplumun Kuran okuması ve öğrenmesinın yeterli olmadığını,emirlerini anlayıp,öğrenip yaşam şekli haline getirilmediği taktirde,doktor recetesinin okunup okunup duvara asılması misali insanımıza, bir faydası olmayacağını,asırlardır böyle yaptığımız için yerlerde süründüğümüzü anlatın lütfen İslam yaşanmak için gelmiştir.Kur'an okumak güzel,mesajını anlamak daha güzel,ancak en güzeli onun mesajlarına itaat etmek olduğunu anlatın lütfen.Müslümanları İslamın "oku" emrine,iki günü müsavi olmadan her gün daha fazla çalışma çağrılarına kulak vermelerini gerektiğini anlatın lütfen.Kılık kıyafet,taklidi ibadetle işin bitmeyeceğini batacağını yazın lütfen,İslamın siyaset malzemesi yapılmasına,karşı çıkın lütfen,İslama uygun yaşamayanların islamı mesajları din karşıtlığını,onların yaşamlarının din zannedildiğini zararlı olduklarını anlatın lütfen,minnet ve saygılarımla

GENEL BİLGİLER

Taraklı

Taraklı

Taraklı Nerede, Taraklı'nın tarihi ve coğrafi özellikleri
Taraklı Otobüs Saatleri

Taraklı Otobüs Saatleri

Ağustos 2023 Güncel Taraklı - Sakarya Otobüs Kalkış Saatleri, Taraklı Otobüs Saatler 2021, Taraklı Otobüs Tarifesi, Taraklı Sakarya ilk otobüs ne zaman? Taraklı - Sakarya Son Otobüs Ne zaman? Sakarya Taraklı İlk Otobüs Ne Zaman, Sakarya Taraklı Otobüs Saatleri, Taraklı Koop Otobüs Saatleri
Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'da Gezilecek Yerler

Taraklı'ya geldiğinizde gezilecek yerler neresidir? Taraklı'nın en popüler gezilecek yerleri yazımızda.
Taraklı Termal Turizmi

Taraklı Termal Turizmi

Taraklı'da termal turizmi, Türkiye'deki belli başlı noktalardan biri haline gelmiştir.