Röportaj
BBP Başkanı, Rahmetli Muhsin YAZICIOĞLUNU en yakından tanıyan isimlerden biriside; Taraklılı, bir dönem TRT Genel Müdürlüğüne aday olan ve Ankara’da ticaretle uğraşan Mehmet Nuri ŞAHİN’Dİ. Kendisiyle; geçtiğimiz ay KAHRAMANMARAŞTAN partisinin mitinginden dönerken, bir helikopter kazasıyla hayatını kaybeden, BBP lideri Rahmetli Muhsin YAZICIOĞLU hakkında, BALGATTAKİ bürosunda başlayan ve ALTINDAĞ da Taceddin dergâhında noktaladığımız bir söyleşi yaptık.
Sayın Nuri ŞAHİN siz aktif siyasette bulunmadığınız halde Rahmetli Muhsin YAZICIOĞLUNA yakın isimlerden biriydiniz? Biraz anlatır mısınız?
Ben TRT genel Müdürlüğüne aday olmuştum. TRT kanunlarına göre geriye dönük 3 yıl içerisinde herhangi bir siyasi partiye üye olmamak gerekiyor. Her şey tamamdı, milli güvenlik kurulunda da ismim geçiyordu, TRT Genel Müdürü olacağıma dair. Tam o sırada O zamanın Yargıtay Cumhuriyet savcısı Sabih KANADOĞLU, bu TRT kanununu gerekçe gösterip benim BBP üyeliğimin söz konusu olduğu iddiasında bulundu. Bende Rahmetli Muhsin Başkandan partisine hiçbir şekilde üye olmadığıma dair bir yazı istedim. Ama sonra Sayın Başbakanımız TRT Genel Müdürlüğü için tercihini Şenol DEMİRÖZDEN yana kullandı.
Rahmetli Muhsin YAZICIOĞLU ile anılarınızda vardır eminim, birkaç tane anlatabilir misiniz?
Bir gün TARSUS’TAN dönerken gişelerin çıkışında arabalarımızı durdurduk, Namaz vakti geçmek üzereydi ve namaz kıldık Bize Namazı Muhsin Başkan kıldırmıştı. Çok etkilenmiştim. Yine bir gün TARAKLIDAN birkaç arkadaşımla ANKARA’YA dönerken GÖYNÜK’TE AKŞEMSETTİN Hazretlerini ziyaret ettik. O esnada tarifi imkânsız güzel bir koku aldım. ANKARA’YA gittiğimde Muhsin Başkana anlatırken, aynı kokuyu daha önceleri yaptığı bir ziyaretinde kendisinin de hissettiğini söyledi.
Taceddin Dergâhına defnedilme fikri nasıl hâsıl oldu?
Cenazeler ANKARA’YA getirildiğin de Muhsin Başkanın evine gittim. Kayınbiraderleri AKP Milletvekili ve Meclis Başkan Vekili Sayın Nevzat PAKDİL ve Necdet PAKDİL bana Defin için fikrimi sordular. Bende kendilerine “Taceddin dergâhı neden olmasın” dedim. O vesileyle Başkanın naşını Taceddin Dergâhına defnetme konusunda hep fikir olduk.
İsterseniz birazda Taceddin Dergâhından söz edelim.
Şeyh Taceddin Mustafa’nın zahiri ve Batini/şer’i ve manevi ilimleri tahsil ettiği, seyr-ü sülûkunu (bir tarikata girme) tamamlayarak Aziz Mahmut Hüdâi hazretlerinden icazet aldığı, yaklaşık 1590–1670 yılları arasında yaşamış olabileceği, 17.Yüzyılın ilk çeyreğinde memleketi olan ANKARA’YA gelerek Tekke Ahmet mahallesinde Taceddin Külliyesini yaptırarak vakfettiği, ömrünün sonuna kadar burada kurduğu Taceddin dergâhı’nda gönüllerin terbiyesi ile meşgul olduğu, Celveti’nin taci kolunu oluşturarak Arapça evrad-ı şerifini tertip ettiği, bu kloun terbiye metodu ve usulünü anlatmak üzere Taci risalesini yazdığı, Arapça ve Farsça’yı bu dillerde eser telif edecek kadar iyi derecede bildiği, kökenleri Orta Asya’ya dayanan ve kurdukları beyliğin dilini Türkçe olarak kabul ve ilan eden Taceddinoğullarına mensubiyeti sebebiyle hüzün ve coşkunun hâkim olduğu tasavvufi şiirlerini sade bir Türkçe ile yazdığı, yaptığı hizmetler ve ortaya koyduğu örnek davranışlar sebebiyle yöneticisinden sade vatandaşına kadar herkesin gönlünde sevgi tahtı kuran ulu bir sultan; genelde ANKARA’YA, özelde Taceddin Dergâhı ve çevresine gerçek anlamda şeref bahşeden müstesna bir şahsiyet olduğu anlaşılmaktadır.
Bu manevi tasarruflarla gelen coşku, Mehmet Akif ERSOY’un İstiklal Marşını aynı mekânda yazmasıyla yeni bir ivme kazanmıştır. Dün mana meşalesinin yakıldığı bir ocak olan bu yerler, günümüzde bağımsızlık ve istiklalimizin yedi düvele haykırıldığı bir merkez haline gelmiştir.
Ben bu evlerin arasında kendimi Taraklıda gibi hissettim.
Altındağ Belediye Başkanlığı Ankaranın merkezi olan, kökü olan hacettepenin arkasında kalan bu kısmı tam bir açık hava müzesi haline getirdi. Muhsin Başkanın buraya defnedilmesinden sonra her gün geliyorum ve ziyaretçi akınına uğradığını görüyorum. ANKARANIN üç manevi sahibi; Çamlıdere de Ali Semerkandi, Ulusta Hacı Bayram Veli ve Hacettepe de Taceddin Sultandır. Muhsin Başkan sağlığında, hep birlik kurmaya çalıştı ve bu birliğini Vefatında da sağladı. Her kesimden insan onun vefatına çok üzüldü. Sende görüyorsun ki mezarının başı hiç boş kalmıyor. O burada Taceddin Sultana ve Mehmet Akif ERSOY’A bekçilik yapıyor.