Tanıdık geliyor mu?
Tanıdık geliyor mu?
Uzun yıllardır görüşmediğim çocukluk arkadaşımla karşılaştık geçen gün, özlemişiz birbirimizi, bir tatil kasabasında yaşıyordu bir haftalık ziyarete gelmiş. Sonradan öğrendim ki ailesi çağırmış, aile toplantısı varmıştı geçen akşam. Ne kadarda basit dille anlatıyordu yaşadıklarını hep sevmişimdir bu huyunu sakin ve mülayim arkadaşımı. Kibir denen duygusu sanki alınmış mütevazı, akşam bir yerlerde bulaşalım sohbetine ihtiyacım var dedi. Ben her zaman dinlemekten zevk aldığım arkadaşım, sohbet için randevulaşalım demişti, peki dedim sözleştik.
Buluştuk dertliydi, anlattı çekinmeden, sakınmadan, içtenlikle, keşke herkes onun gibi yaşadıklarını düşüncelerini aktarabilse. 7 yıl önce şirketinin başındaydı arkadaşım aile şirketi idi bu, aile baskısına dayanamadı, ailesi kardeşinin yönetime geçmesini istiyordu, oda sessiz sedasız, yeni bir enerji farklı düşüncelere ihtiyacı var diyerek gücenmeden ailesine, kardeşine bıraktı şirketi. Kardeşi hırslıydı, gençti, ağzı da laf yapıyordu, ikna kabiliyeti ise müthiş, aile üzerinde farklı bir baskısı vardı nabza göre şerbet vermesini biliyordu. Anlattı arkadaşım, ilk baştan da çekincelerim vardı diyerek, kardeşim hep düzelir umudu ile yaklaştım, işin başına geçince kendine çeki düzen verir, piyasayı tanır eski fikirlerinden sıyrılır bana hak verir sandım yanılmışım be arkadaşım diye dertli, dertli anlatmaya devam etti.
Bıraktığımda 50 milyar borcumuz vardı, bir o kadar da alacağımız, gayrimenkulümüz desen fazlasıyla, itibarımızın piyasada değeri ölçülmezdi, aynı dalda rekabet de olduğumuz şirketlerde, sözümüz dinlenirdi. Para sorunumuz yoktu. Ailemiz ise, sıkıntılı günlerimiz olsa da arada bir, kavgasız gürültüsüz geçinir giderdik. Hiçbir şey bıraktığım gibi kalmamış, ben şirket büyür derken, aksine küçülmüş bir o kadar borçlanmış, annem çağırdı oğlum gel diye, babanı da kendisine benzetti dedi annem. Dün akşam aile meclisi topladık, konuştuk, her şeyi anlattılar.
Arkadaşım benim bıraktığım 50 milyarlık borç olmuş 550 milyar, düşüne biliyor musun, kaç kat artığını, bunu kardeşime sorduğumuzda, çoğu aile içi borç dedi, bankalara borcu 250 milyarmış sıkılmadan anlattı, birde kendisiyle övünmüyoruz diye bize kızdı. 300 milyar borcu akrabalardan almış sanki o borç değilmiş gibi onu neden sayıyorsunuz dedi. Hadi dedim borç yapmış. Aldığı paralarla yeni bir fabrika falan kurmuştur dedim. Sordum, nerde fabrika, proje bile yok, şirket bir arpa boy bile büyümemiş. Dertliyim de dinleyen yok diye devam etti anlatmaya
Şirket büyümüştür derken, tam aksine küçüldükçe küçülmüş. Ben fabrika beklerken, bizim atadan kalma, büyüklerimizin bin bir zorlukla edindikleri arsalarımızda satılmış. Tabi arsa paraları da meydanda yok,
Birde ne öğreneyim şirketin araç deposu da yarı yarıya inmiş, yeni araç mı aldınız dedim, oda yok. O zaman dedim bu paralar nereye gitti, tüm sülale benden habersiz gününüzü gün etmişsiniz, her biriniz krallar gibi yaşamışınız demeye kalmadan, sanki sözleşmişler gibi ailemizi geçindiremiyoruz dediler. İyide ne oldu bu kadar para. Kardeşime konuş dedim, anlat.
Ne dese beğenirsin, düzelecekten başak kelime etmedi, birde Allah bize yardım eder dedi. Sen çalışmazsan Allah ne yardımı etsin derken ben, babam Mevla yı ne karıştırıyorsun bire dinsiz dedi, ben karıştırmadım ki o dedi ben sadece yorum yaptım dememi dinlemedi bile. Kardeşin ibadetini yapar o doğrusunu bilir diye geçiştirdi. Bense imansız olmuştum.
İş de arkadaşım diyerek gözleri dolu, dolu çaresizliğini anlatmaya devam etti dostum. Borcu çoğalmış şirketin, mal varlığımızda erimiş, satacak ufak tefek mallar kalmış, ailem ise son yıllarda sefaleti görür olmuş. Para ise ortada yok, ne olduğunu bilen tabiî ki yok. Ben çözüm düşünürken, hep beraber elele verirsek aile içinde kargaşaya son verirsek, omuz omuza zorlukların üstesinden geliriz derken, babam söz aldı, kardeşin dini bütün insandır o ne yaptığını bilir, düzelecek diyorsa düzelir diyerek oylamaya geçtik. Tabi babam destek çıktı ve devam kararı aldılar, bense hiç dinlenmedim.
Ben bulamadım söyleyecek söz, zamanla anlarlar demekten başka. Ve aklıma Mevlana hazretlerinin bir sözü geldi
Ya olduğun gibi görün / Ya göründüğün gibi ol / Şefkatte, merhamette güneş gibi ol / Ayıpları örtmekte gece gibi ol / Keremde, cömertlikte akarsu gibi ol / Tevazuda, mahviyette toprak gibi ol / Hoşgörüde deniz gibi ol / Öfkede, asabiyette ölü gibi ol / Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.
Sizler söylecek söz bulup ta söylemek istermisiniz okur dostlar.