Hep birlikte Allah'a emanetiz
Beklediğim cevap geçen Cuma günü geldi…
Gelen gerçekten de tam beklediğim gibi, yani bürokrasinin nasıl işlediğini gösteren bir cevaptı…
Önce cevaba bakalım, sonra değerlendirmemizi yapalım…
"Türkiye genelinde yaş meyve ve sebzelerde Bakanlığımız tarafından yıllık olarak pestisit denetim programları yürütülmektedir.
Bu kapsamda İlimizde de bu çalışma düzenli olarak yürütülmekte olup, söz konusu denetim programı kapsamında ilimizdeki üreticilerden, meyve-sebze halinden ve satış noktalarından 2007 yılında 25, 2008 yılında ise 33 adet numune alınmıştır.
Numunelerin İstanbul İl Kontrol laboratuarında yapılan analizleri sonucunda Türk Gıda Kodeksine aykırı herhangi bir durum tespit edilmemiştir.
2009 yılında da pestisit denetim programı kapsamında piyasa denetimleri devam etmektedir."
Bu cevapla Bakanlık bana "Yediğiniz sebze ve meyve güvenli" demek istiyor…
Ancak cevabı öyle okumuyorum…
Çünkü Sakarya'nın nüfusu tam 850 bin…
16 ilçesi var…
2007 yılında 25, 2008 yılında ise 33 adet numune alınmış, bunlarda pespisit, yani sağlığa zararlı ilaç ve kimyasal gübre atığına rastlanmamış…
2009 yılında ise denetimler devam ediyormuş ama, ne kadar numune alındığı aradan geçen 3 aya rağmen nedense açıklanmamış…
Pazarda, manavda satılan sebze ve meyve türünün en az 30 olduğuna varsayarsak yapılan denetimlerin de ne kadar anlamsız ve sadece göstermelik denetimler olduğunu çok kolay anlayabiliriz…
Birçok giriş noktasından farklı yerlerde üretilen sebze ve meyve şehre sokuluyor…
Bunların hangi birinden alınan numune alınıyor?
Hangi ilçede denetim yapılıyor?
Elin Avrupalısı buradan giden her sebze ve meyvede laboratuar analizi yapıyor…
Orada insana değer veriliyor…
Burada ise masal anlatılıyor…
Bu masal döneminin bitmesi için bize düşen, Avrupalı gibi hakkımızı aramaktır…
Yediğimizin, içtiğimizin ne kadar sağlıklı olduğunu sürekli olarak yetkililere sorarak belki onları harekete geçirebiliriz…
İşte Alo 174 hattı…
Arayın sorun…
Ben sordum…
Belki yetersiz bir cevap aldım…
Ancak durmayacağım, hep soracağım…
Siz de sorun, birileri sağlığınızla oynamasın…
…
Taraftarın bitmeyen desteği
Bu yıl Sakaryaspor'un maçlarına pek gitmedim…
Alınan başarısız sonuçlardan çıldırtmaktansa gitmemek daha iyi düşünüyordum…
Ancak Pazar günleri Çark Caddesi'nde yaşanan hareketliliği gözlemledikçe de Sakaryaspor taraftarının düşme hattındaki takımlarına verdiği desteği görmek istiyordum…
Dün sadece bunun için Atatürk Stadı'ndaydım…
Stadı dolduran binlerce kişi maç öncesinden başlayan tezahüratlarını 90 dakika bitimine kadar sürdürdü…
Nasıl bir destektir bu?..
Anlamak da, etkilenmemek de zor…
Şampiyonluğa oynayan takımlar böylesine bir taraftar desteğini arkada bulamazlar…
Gerçekten de bu inanılmaz desteği veren taraftar takım için itici güç olmuş…
Sahada futbolcular, yorulmak bilmeden koştular durdular…
Kaçırdıkları gol pozisyonları onları yıldırmadı…
Sakaryaspor taraftarı düşme hattındaki rakiplerin aldığı yenilgilerle birlikte kendi takımının aldığı 3-1'lik galibiyet birleşince bayram coşkusu yaşadı…
Umarım bu coşku lig sonuna kadar düşmez ve hepimizin korktuğu şey başımıza gelmez…
#