Ihlamur Altında
İlkbahar bitmiş seni karşılama zamanı gelmişti. Yağmur habercindi. Gökyüzünde öfkeli nesneler arasında yaptığın uzun yolculuktan sonra yorgun düşmüş geliyordun. Yağmurun yere çarparken çıkardığı ses ve ıslak toprağın kokusunu duydum. Sonra yağmur taneleri içeri aktı. Toprağın derinliklerine kadar sızdı. Nisan yağmurlarını ıhlamur ağacımın altında karşılamıştım.
Hamağımı daha sermemiştim. Rüzgâr daha ıhlamur ağacının yapraklarında dolaşırken hüzünlü son türkülerini söylüyordu. Bu türkülerini de özlemiştim. Her estiğinde sanki yapraklardan saçlarına belikler örüyordun ve yazın ilk günlerine sen götürecektin beni. Evet, göç zamanının ilk kuşları kanat çırparak ağacımın üzerinden geçtiler. Habercilerimi görmemle hamağımı sermem bir olmuştu.
Orada uzanıp yazın ilk kokusunu içinize çekmek o kadar hoştur ki, yüreğinizde yanan, kimsenin görmediği en büyük yaranızı biraz hafifletir sanki. Ve yıldızlı geceler her akşam farklı bir tılsımlı güzelliktir adeta. Sessiz bir şarkı mırıldanmaya başlarsınız, kendi kendinize. Bestenizin notaları dudaklarınızdan dökülüverir. Bunları düşlemeniz için tabiî ki sivrisinekleri uzaklaştıran akşam melteminin yaladığı bir ıhlamur ağacı bulmanız gerek. Ben şanslı idim rüzgârın sürüklediği bir tohumla oluşmuş, yağmur ananın mahrum bırakmadığı bir ağacım vardı.
Yaz, deniz, kumsal benim tatil zamanım gelmiş arkadaşlar. Yıldız, rüzgâr, hamak hemen aklıma denizi getiriyor. Küçükken deniz dediğimde tuzlu su derdim ve neden denizin tuzu erimez? Yoksa denize yağmur yağmıyor mu? Ondan mı erimiyor diye düşlerdim. Birden şimdi tuzlu su üzerinde uzanmış, hafif dalgayla suyun kulaklarımda tatlı tatlı akıyor olması, o anın sessizliği, yüreğimdeki huzurun tadını çıkararak gökyüzünü seyre dalmak, Yaradan’ımın bütün iyi niyetini kapsayabilmesi için gökyüzünün büyüklüğünü düşlemek…
Ben özlemişim dostlar, benim tatil zamanım gelmiş.
Şimdi kızım yanıma geldi, dişleri sanki plajın kumları gibi beyaz iki dizi oluşturuyordu. Aklınıza düştüyse deniz, her yer de kokusunu duyar, her nesneyi ona benzetiveririz. Buda benim acilen kumun sıcaklığına, tuzlu suyun serinliğine kendimi bırakma ve güneşin batışının suyun üzerinde yansımasını görme zamanımın geldiğine işaret.
Tatil zamanı dostlar.
Ayça annene seslen kızım, yarın yola çıkalım. Ben bu ıhlamur altında oturarak yazı geçiremem. Aşkım hemen hazırlan yarın yola çıkıyoruz. Dostlar bana müsaade. Tatilden sonra görüşmek üzere… Denizle kumsalı, güneşle buluşmamı dönüşte anlatırım...