Öylesine bir yazı ...
Sıcak günler yaşıyoruz…
Her yıl bu günlerdeki yaşadıklarımızın tekrarını yeniliyoruz.
Okullar tatil oldu.
Öğretmenlerimiz tatil hazırlığında.
Herkesin yüzleri gülüyor.
Deniz sahilleri dolup taşıyor
Yaz mevsimi hemen her alanda kendini gösteriyor.
Televizyonlarda diziler tek tek sezon finali yapıyor.
Tam yemek vakti Hanım sesleniyor “İzzettin …. Kanalı açarmısın… , ……… nın sezon finali var.”
Eyvallah hatun.
Yazıyı hazırladığım dakikalarda yatsı ezanı okunuyor. Oldum olası güzel sesli müezzinler yakar beni, kavurur da yüreğim ses verir.Hamza Hoca’mın sesi mühür vurur yüreğime.Kahvecimiz Bayram Abi ısrarla bağırıyor “Çay getireyim mi ?İzzettin” bayılıyorum gece vakti çay içmeye
“Sana hep bahar diyorum.” kendime
Hayatının sonbaharını yaşayan bir gönül dostum aklıma geliyor...İçim burkuluyor.
Ve başka bir gönül dostum Nevzat Akay Abim “Evde balkon sefası”na davet ediyor beni
Yapma Nevzat Abi henüz yazım tamamlanmadı. Balkon sefasının sırası mı.
Bu gün öylesine bir yazı düşündüm.,
Hiç tasarlamadan, düşünmeden, giriş ve gelişme bölümü olmayan, sıra dışı bir yazı.
İnsan bazen özgürce yazmak istiyor.
Kelimelere sınır koymadan,
Diziler biterken sonuç cümleleri duygusal takılıyor.
Haydi gülümseyin biraz.
Ağlamakla gülmek arasındaki fark on TL.dir.
"On TL ver gül", "on TL vereyim ağla" …
Kalın sağlıcakla…Hoşçakalın