'Ey karılar, zarfların içine para koyup getirin'
Bu ifadeler bir cami imam-hatibine ait olduğu iddia ediliyor…
İddiaya göre geçtiğimiz yıl Ramazan ayında kullanılmış…
Yer Kuzuluk Beldesi, Şose Mahallesi Camii…
Mukabele için toplanan mahalleli bayanlara Türk Hava Kurumu'nun fitre ve zekat zarflarını dağıtan imam Recep Dalkıran " Ey karılar, bu zarfları size vereceğim, eve gittiğinizde içine paraları koyup bana getirin" diye sesleniyor…
İmam Dalkıran Ramazan'ın başında da bir bayana " Seni çavuş tayin ettim, Bir ortada, bir de sonunda paraları toplar bana gelirsin" şeklinde sesleniyor…
İmam Dalkıran'ın bu ifadeleri köylü kadınlar arasında infial yaratıyor…
Durum erkeklere anlatılıyor…
İmam köyün ileri gelenleri sayesinde, bu davranışının cezalandırılması köylü gençlere kalmıyor…
Köylüler bir araya geliyor…
Bir dilekçe yazıyorlar…
İmamın köylerinden alınmasını istiyorlar…
Dilekçe uzunca bir süre sümen altı oluyor…
Köylüye 19 Mart 2009 tarihli bir yazı gönderiliyor…
İmam Recep Dalkıran hakkında gerekli işlem yapıldığı belirtiliyor…
"İşlem ne?"
O belli değil…
İmam köyde namaz kıldırmaya devam ediyor…
Cemaat ise zorunlu olmadıkça arkasında namaz kılmıyor…
Köyden bir grup imam hakkında yapılan "gerekli işlemin" ne olduğunu anlamak için Sakarya Müftülüğü'ne geliyor…
Müftü Vekili Fehmi Malakçı ile görüşüyorlar…
Malakçı nedense yarım saatlik bir uğraş sonrasında İmam Dalkıran'a verilen cezanın sadece "uyarı" olduğunu öğrenebiliyor…
Ramazan yaklaşırken Kuzuluk halkı; kadınlara " Ey karılar" diye hitap eden ve arkasında bir siyasi güç olduğu tahmin edilen bir imamın yerine "adap ve usul" bilen bir imam atanmasını istiyor…
Sakarya Müftülüğü'nün böylesi bir hatalı üslup içindeki imama verilen "uyarı" cezasını yeniden gözden geçirmesi gerekiyor…
Ahmet Şark sonrası göreve gelen Müftü Sinan Cihan'ın Müftülük ve teşkilatına getirdiği ciddiyete yakışmayan bu olayda Kuzuluk halkına "karşı taraf" gibi bakılması hiç şık değil…
Kuzuluk halkının dilekçesinin bir kez daha Müftü Sinan Cihan ciddiyetiyle incelenmesi, eminim sorunu çözecektir…
…
Babasının çiftliği sanıyor?
Geçen hafta Karaman'daki Kent Ormanı'nı kiralayan "işbitiriciyi" yazmıştım…
Meğer benim yazdıklarım "işbitiricinin" yaptıklarının yanında hiçbir şeymiş…
Adam kiraladığı bu ormanın kirasını ödemezken, kendisi içerdeki bölümleri başka işletmecilere kiralamış…
Her ay onlardan tık tıkır kirayı tahsil ediyormuş…
Kendisi ödemesi gereken kirayı ödemekten imtina eden işbitirici kiracılarına karşı arslan kesiliyormuş…
Sanırım oraları babasının çiftliği sanıyor…
…
Kaldırın o ucube şeyleri!
15 yıl süreyle Adapazarı'nı yöneten Aziz Duran'a en çok kızdığım şeylerden biri, birilerine para kazandırmak adına kentin güzelliğini katleden uygulamalarıydı…
Kavşaklardaki çirkinlik abidesi ışık topları, plastik palmiyeler bu uygulamalardan biriydi…
Hiçbir estetik yanı olmayan ışık topları, plastik palmiyeler her bir yana dolduruldu…
3-4 yıldır şehri kirletiyorlar…
Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu'ndan ilk icraat olarak bu çirkinlikleri kaldırmasını bekledim…
Olmadı…
Nerdeyse 3 aya yaklaşıyoruz…
O çirkinlikler hala yerinde…
Belki Toçoğlu herhalde yoğun iş temposundan başını kaldırıp bu çirkinlik abidelerini görememiştir diye buradan sesleniyorum…
Artık kaldırın o ucube şeyleri…
Şehrin görüntüsünü bozdukları yeter…
…
Serseri
Dünya nimetlerine önem vermeyen yaşayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karsılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir.
Mağrur zengin, hor gördüğü filozofa:
"Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem!" der.
Diyojen, kenara çekilerek gayet sakin su karşılığı verir:
"Ben çekilirim!"
(İnternetten)