Sondaj ve Son Darbe
Ve bir “sondaj” çalışması daha başlatılsa… Bu kez herkesin gönlü hoş olsun ama… Kimimizin rahatsız olduğu “kapitalistler” bu işe dokunmasın meselâ. Bahsettiğim “sondaj” için sermaye gerekmiyor nasılsa.
“Yer-altı”ndan ziyade, “şer-altı”ndan ne çıkacağını araştıralım önce. Acaba “katışıksız kimliğimiz” ne kadar derinlikte? Ve derinimizdeki şahsiyetimizi keşfetsek keşke!
Yer-altına ulaşmak için ortaya atılan liralar, miralar, “liberal politikalar” olmasın bu defa. Derinimize inerken “ırksal” düşünceler de kalsın ardımızda. Şimdiki zamanın ardılı olmayalım meselâ!..
Yeni bir çağ başlatalım. Zamanın üstünde bir çağ...
“Şimdiyle” aramızda kalmasın bir bağ…
“Çağ”lardan düşüncelerimize bulaşmış -bizle alakalı olmayan- bütün düşünsel akımları çıkaralım beynimizden. Ve bütün şeytani fısıltılar sökülsün dilimizden. Meselâ kalbimiz arınsın tanrılaştırdığımız ideolojilerden. Arınalım tapındığımız kapitalist karakterlerden…
Taraklılı olsa da, yeni Koçlar, yeni Sabancılar yaratmak için Zorlu bir mücadelenin içine girmeyelim. Batı sermayesinin Türkiye’deki temsilciliğini yapacak kapitalistler yetiştirmekten vazgeçelim. Ve derdimiz sadece iktisadi bir “endişe”den ibaret olmasın.
Bu öylesine başarılı bir “sondaj” çalışması olsun ki; sorunu temelden halledecek çözümün köküne kadar indirebilsin bizi. Zira bu sondaj çıkarabilsin yeryüzüne, bizi “biz” yapacak şahsiyetimizi! Biz, “biz” olmadıktan sonra; kaynakları kullanan da “biz” olmayız ki! Böyleyken “varlığımız” kaynağından beslenebilir mi?
Nitekim Cemil Meriç’in dediği gibi:
“Ağaç kökünden beslenir” ise; kökteki sudan vazgeçmek niye?
Ve kökteki suyun sıcaklığıyla oynamak da ne?
Kavuşacağımız şahsiyetimiz, ne cahiliyede kalan milliyetçilikle buz gibi soğusun; ne de batıda liberalizme hizmet eden -Protestanlık gibi- ılımlı bir İslam olsun!
Olduğu gibi olsun! Oyunu bozan olsun…
Öyle bir bozsun ki oyunu; meselâ “faizin her türlüsünü ayaklarımızın altına” alabilsin. “İlk kaldırdığı faiz” de, Koç ve Sabancı gibi bankerlerin faizleri olsun. Bu adaletsiz ekonomik sistemi kökünden değiştirebilir olsun. Bizi malum “sığ” tartışmalardan kurtarabilir olsun.
Bu öyle bir son-daj olsun ki; oluşacak bilinç, faşist statüko korumasındaki ve liberal kılıklı vahşi kapitalizme son darbe olsun!
Yoksa “hüsran” oluruz “asra andolsun!”
Bu yeni bir çağ olsun… Asrın üstünde bir çağ...
“Şimdiyle” aramızda kalmasın bir bağ!
Faruk Serkan Yılmaz
#