Açılım

Servet YILDIRIM

Önce “Kürt Açılımı” diye başladılar. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül “Kafamızı kuma gömmeyelim. Tarihi fırsat var. İyimserlik unsurları çok, jargon değişti, bakış açısı değişti, kelimeler değişti “ diyerek başlattı açılımı. Bu tarihi fırsatın ne olduğu, nasıl oluştuğu, ne zaman ortaya çıktığı belli değil. Gizemli bir fırsat! Değişen jargon, değişen bakış açısı, değişen kelimeler de göremiyoruz. Beraber bakalım. Bakın DTP Milletvekili Emine Ayna ne söylüyor. -Sorunun muhatabı PKK, DTP ve Sayın Öcalan’dır. Yoksa barış dili olamaz. DTP Milletvekili Sebahat Tunceli konuşuyor. -Çözüm istiyorsan taraflarla görüşeceksin. Kim muhatap? İşte PKK ve Sayın Öcalan. DTP milletvekili Selahattin Demirtaş bakın ne demiş -Başbakan DPT’ye “Terör örgütüyle aranıza mesafe koyun ” diyorsa bundan vazgeçecek. Batman’dan sesleniyoruz. Bu muhataplardan biriyle mutlaka er ya da geç görüşeceksiniz. Bu ifadelerin neresinde Cumhurbaşkanının söylediği gibi iyimser unsurlar var. Neresinde bakış açısı değişikliği, jargon değişikliği, kelime değişikliği var. Aksine bir iddia var. “Bu muhataplardan biriyle mutlaka er ya da geç görüşeceksiniz.” Nitekim başbakan Tayyip Erdoğan bunları muhatap aldı ve görüştü. Kısa zaman önce “DTP, PKK terörünü yani silâhlı mücadeleyi kınamıyor, onun için onlarla görüşmem” dediği halde DTP ile görüştü. “Bu muhataplardan biriyle mutlaka er ya da geç görüşeceksiniz.” Diyen DTP milletvekilini doğruladı. Demek ki DTP’nin bu konuda bir bilgisi vardı. Sakın bu bilgi Atlantik ötesinden gelmiş olmasın! Elinde silahla hak aramaya çıkmış, Vatanımızın bir bölgesinde devlet kurmayı amaçlayan bir örgütün temsilcileri olduklarını açıkça söyleyen siyasi yapının lideri ile görüşmek devletimize psikolojik mücadelede çok şey kaybettirmiştir. Terör örgütüne ise muhatap alınarak çok şeyler kazandırılmıştır. Efendim ben başbakan olarak değil parti başkanı olarak görüştüm. Geçelim onu sayın başbakanım geçelim. Argo tabirle “çevir kaz yanmasın” derler. Açılımın içeriğini açıklayan yok. Ne Cumhurbaşkanı ne de başbakan açılımın içeriğini açıklamıyor, yuvarlak laflarla işi geçiştiriyorlar. İçişleri Bakanına turlar attırıp açılımlarına destek istediler. Fakat neye destek istediklerini açıklamadılar. Güneydoğudan şehitler gelmeye başlayınca halkın tepkisinden çekinerek açılımın adını değiştirdiler. “Kürt açılımı” ifadesinin yerini “Demokratik açılım” ifadesine bıraktı. Sonunda İçişleri Bakanı açılımın ne olduğunu yuvarlak, muğlâk ifadelerle açıkladı. “Muradımız bu ülkede yaşayan herkesin kendini özgürce ifade edebileceği demokratik ortamı tesis etmek. Terör sona erecek ve Türkiye huzura kavuşacak. Kardeşlik duyguları pekişecek. Kalkınma için daha fazla kaynak ayrılacak. Vatandaşımızın devletine aidiyet bağı güçlenecek. Farklılıklar ayrışmanın değil, zenginliğin kaynağı olacak. Demokrasimizin standartları yükselecek. Bu, bir bölgenin ve bir kesimin değil, bütün Türkiye'nin atılımıdır, açılımıdır.” Bütün bunların nasıl yapılacağına dair bir bilgi yok. Şu demokratik ortamın nasıl tesis edileceğini pek merak ediyorum. Çünkü emperyalist güçler Irak’ı demokrasi getireceğiz iddiaları ile işgal ettiler ve böldüler. Aynı şekilde kendi yarattıkları PKK terörünü ortadan kaldırmak bahanesiyle demokratik açılım adı altında Türkiye’yi silah kullanmadan bölmek isteyen emperyalist güçlerin oyununa gelmemizden endişe ediyorum. Fazla kötümsersin diyenlere geçmişte ki Damat Ferit hükümetlerini, İngiliz Muhipleri Cemiyetini, Ali Kemal’i hatırlatırım. 7 yıldır ülkemizi yöneten AKP hükümetleri Güneydoğu’da asırların getirdiği kültürün yarattığı olumsuzlukları ortadan kaldırmak için ne yaptılar? Terörün küçük yerleşim bölgelerinden büyük yerleşim bölgelerine yönelttiği milyonlarca insana ne verdiler? Gayri insani şartlar altında yaşayan bu insanlarımıza iş mi buldular? Aş mı buldular? Başlık parası, beşik kertmesi gibi kültürel olumsuzlukları, ağalık düzeni olan feodal yapıyı değiştirmek için ne yapıldı? Böyle bir çalışmaları yok. Demokratik açılım görüşmelerini malum partinin toprak ağası başkanı zatla yapıyorlar. Feodal yapı çözülmedikçe o bölgeye demokrasinin girmesine imkân var mı? Aşiret sisteminin hakim olduğu bölgede seçimler de PKK ve toprak ağalarının baskısı ile oy kullanılmaktadır. Bu yapıyı bozmadan demokratik açılımlardan bahsetmek boşa kürek sallamaktır. Anaların gözyaşlarını dindireceğiz iddiaları ile hem Türklerin hem de Kürtlerin analarını ağlatan silâhlı eşkıyaları muhatap alıyorsunuz. Bunun neresinde demokrasi var. Bir de Ermeni açılımı ortaya çıkardılar. Nüfusu itibariyle yok olma noktasında ve ekonomik yönden bitik bir ülkeyi Atlantik ötesinin zoru ile kurtarma operasyonu. Adamlar acizliklerine bakmadan burunlarından kıl aldırmıyorlar. Bizimkiler ise taviz üzerine taviz veriyorlar. Karabağ sorunu çözülmeden Ermenistan sınırını açmam diye Azerbaycan’a söz veren başbakan daha söyledikleri unutulmadan Ermenistan sınırını açmaktan bahsediyor. Hocalı’da Ermeniler tarafından katledilen Azeriler Müslüman değil miydi? Yoksa siz öldürülenler Türk olunca Müslüman saymıyor musunuz? İstek büyük yerden olunca gözleriniz mi kapanıyor yoksa? ABD isteklerini yerine getirirken şehit edilen Müslüman Türklerin kanında boğulacağınızı unutmayın. Ey Türk milleti; bu açılımlar bitmeyecek. Sırada Kıbrıs açılımı var, patrikhane açılımı var, ruhban okulu açılımı var, Yunanistan istekleri açılımı var. ABD ve AB isteyecek yöneticilerimiz yerine getirecek. Allah Sonumuzu hayır eyleye.