Kışlık Ayakkaplar
1-Yazlık ayakkabımı bir kenara bırakıp, kışlıkları çıkardım.
Yaz-kış aynı ayakkabıyı giymeyecek kadar zengin olduğumu anlatmak değil amacım.
Fakat kışlık ayakkabımı görünce, onların geçen sene Osman Demiraslan Ağabey’den alındığını hatırladım.
Gerçi yazlıkları da parkta, utana sıkıla yanına gidip boyatmıştım. Kestanenin yanında, boya sandığına dayanmış bekliyordu…
Kışlıkların ondan satın alınmış olduğunu unutmuştum. Öğrencilerin burun kıvırıp, ihtiyar işi hocam, dedikleri ayakkabılarım, bu sene de giyilmeye hazır.
2- İstanbul’da yağmur yağıyor sağnak şekilde… Geceyi ve gündüzü ayakkabılarımla aşıyorum; içeri su sızdırmayan ayakkabılarımla…
3-Edirne’de dolaşıyorum. Keskin soğuk hava yüzümü yalıyor. Meriç’in kıyısında bir kahvede ısınıyorum.
Saat sekiz. Selimiye’nin kapılarına devlet kilidi vurulmuş… İçeri giremiyoruz devlet uyanmadan. Sabah namazından sonra devlet uyurmuş. Uyur muymuş?
4-Saat dokuz, Hasan Sezaî Gülşenî hazretlerinin türbesi dün geceden beri açık. Aslında iftiralara da açık… Kimsesizlere, yolda kalmışlara, fahişelere, kaçaklara bir sığınak Sezaî Baba… Kore Savaşı’ndan çıkma türbedarıyla…
5-Sonbahar bu sene Taraklı’da çok yapraklı geçti. Düşen bir yaprak da Osman Ağabey’di. Geriye kalan kışlık ayakkaplarımla yollardayım. Rahmetle anıyorum…